Tuana
Tuana!
Bir masal anlat hadi hep iyilerin kazanmadığı Uyuyan güzel uyanmasın prens öptüğünde mesela Ya da külkedisinin cam ayakkabısı kırılsın Hiçbir hikaye mutlu sonla bitmesin bu defa Bizim gibi başlamadan sona ersin her şey Hadi bizi anlat bana… Unutulmuş bir ayet gibi hesap sorarken gözlerin Suskunluğum çaresizliğimden sanma Tuana! Ağır bir sensizliğe çarptırıldı hislerim Vakitsiz bir ayrılığın vebalini taşıyorum boynumda Ondandır, Bu sezeryan yalnızlıkları doğuruşum sana… Alışamadığım bir alışkanlık doğuştan uzaklığın Hangi mevsimin son baharından bu son tebessümün Yüzün öylesine gayri meşru ayrılıklarla dolu ki Ve bir ressam çizmiş sanki resmini yüzüne hüznün Söylesene! Cennette bir damla olup düşmen için toprağıma Böyle Ne kadar dirilip ölmeliyim daha… Nükseden ağır sancılı gözyaşlarım var benim Bir yetimhanenin soğuk zeminlerinde uyuklayan Henüz tükenmemiş umutlarım var daha. Bu kaçıncı çentik gidişini etime attığım Bilmiyorum Tuana Vedalarını sayamadım… Ağlıyorum bu gece yine dünyanın bütün dillerinde Yırtıp atıyorum sana dair ne varsa silinmezimden Çoğalıyorum sana birikmişliklerim var Yokluğundan yeni bir intihar daha peydahlarken. Bir aşktı işte öylesine Çok fotojenik bir acı çekiyorum Gülümse… Ezgin KILIÇ |