Bozkırda Yaz Saatleri - II
Bozkırda rastlarım, her adımda yokluğa, hiçliğe,
Bizi suya, havaya çeviren değişikliğe, Orada tattım gökyüzünden en derin boşluğu, İçimde, bakarken düşen yıldızların sarhoşluğu, Orada yanık toprakta bir tohum buldum, Götürüp bir başka yanık toprağa koydum. Bilmeden yitirmişim, bilmeden yitirdim, Haberim yok, ne götürdüm, ne getirdim? Geniş ovada, Konya’da, yeşil bir türbe durur, İçinde, efendim Mevlana oturur. Orman mıdır, deniz midir Antalya’da. Kah kışlada, kah yaylada, Kaygusuz Abdal’ın nağmesi okunur. Garip bahçesinde açmış iğde, Orada bir mezarda Sarıköy’de, Yunus’um, taht kurar gönlüme kurulur; O Tanrısal kaval, kaderini sürü saymış, Götürüp çilenin kıraç otlağına yaymış. Besleyip gönlünü aşkın en yücesinden, Uzanuben, kavuşmayı sonsuzlaştıran yatağa, Uykusu o uyku... uyanmamış bir daha. |