Anjel ve BenAh Anjel .... Sen bilir misin lastik ayakkabıların hasırladığı ayakları; Ya da Eskimiş kırmızı çiçekli entarimin siyah yamasını. Çamurları ,soğukları, karları ... Yani yokluğu ,birazda açlığı... Sen barbi bebeklerinle renkli hülyalara dalarken Yumuşak , kar gibi beyaz yatağında Ben ot yastığına başımı dayayıp tahta kurusu tıkırtılarında Açlığımı unuturdum, Benzimiz yanardı ayaz soğuğundan . Yüzümüz kararırdı yufka ateşinde tezek tütsüsünden , Çökelekli ekmekle geçerdi çoğu günümüz . Karnımız öyle yalancıktan doyardı Yarım yamalak geçerdi öğünümüz.... Çocukken yıldızları sayardım Onları uzak ülkelerin hiç sönmeyen ışıkları sanırdım. Uzatırdım ellerimi gökyüzüne, Karanlıklar arasında bir kaçını avucumun içinde hapsedip Gözlerimi kapar ,öyle, hayallere dalardım. Gün doğarken toprak bacada yaslandığım loğ taşından Sırtımda birkaç taş eziği,kollarımda sinek ısırığı Biraz mahmur biraz üşümüş, Yokluğa,sefalete uyanırdım. Ah Anjel , Öyle bakma yüzüme yağmur ıslağı gibi. Benim sevdalarım tozlu raflar arasında meçhule karışmış, Hayallerim ise yıllanmış duvar halısı gibi ,rengi kaçmış. Sen pırıltılı akşamlarına aldanma şu aydınlık gecelerin Hala ufkuna güneş doğmayan günlerde yaşıyor birileri, Gülleri açmamıştır ,tomurcuktur hala onların çiçekleri . Neşeli simalara benimkini de karıştırma Şu dağlar arkasında bulamazsın öyle mutlu yüzleri . Onlar yalancı sevdalardan hep aldanmıştır… Ne düşünmeye ne de yürümeye takatleri kalmıştır. Tükenmiştir dillerinde güzellik sözcükleri, Hayat zalimliğini her zaman yapıyor olsa da Yaşam için "bir daha !"diyor birileri... Ah! Anjel.. Sen Avrupalı. Ben ise o sarp kayaları olan dağlar arasında bir yerden Munzur;un eteğinden ! İşte oralı. Faruk KÜÇÜKTAŞ |
yaşamın en gerçek kesiti
güzel kaleme alınmış
saygılar