üşüyorum
sıcacık bir temmuz günüydü seni bulduğumda..
ağustos akşamlarında aşkın kapılarını aralamıştık birlikte. eylül geldi çattı, sevdanın uçsuz bucaksız kollarına bırakmıştık kendimizi bana ilk sevgilim dediğin günü hatırlıyor musun? ben bugün gibi hatırlıyorum. yazın kendini inatla sonbahara bırakmak istemediği bir geceydi.. sonbahara inat, gönlümde kelebeklerin uçuştuğu bir gece.. kelebeğin ömrü kadar sürmüştü zaten sevdamız da.. ekim geldi, çınar ağacının yaprakları gibi savrulduk dört bir yana ha toparlandık ha toparlanacağız derken kasım yüzünü gösterdi oradan.. aşklar kasımda başlardı hani.. bizim sonumuzun başlangıcı mıydı yoksa o.. aralık geldi ve sen şehri terk ettin. benim şehrime geldin.. ah İstanbul, bir benim sevdamı sığdıramadın yerine göğüne bir bana kıydın.. üşüyorum çok üşüyorum şimdi. ne İstanbul sarıyor beni ne de o dokunamadığım ellerin.. rüzgar, arada bir kokunu savurur buralara..başka başka tenlere çarparak gelen kokunu.. |
özledim sesini
seni
ve soluğunu.