İntizar- O kendini biliyor.- I.) Vahası çorak toprak, suyu serapken ömrün Viranesi yıkılmış yurdu harapken ömrün; Ne varsa senden kalan yaktım yele savurdum Ve gönülde ne varsa hasretinle kavurdum. Kül kaldı senden geri Zümrüd-ü Anka bildim Her doğuşumda tekrar aynı küle yenildim. O kül ki bir mürekkep hüznümü yazar oldu Sol yanımda ne varsa şimdi intizar oldu... II.) Ne verdiysen geri al senden hiç iz kalmasın Erken batsın güneşin ömrün murat almasın. Zamansız gelsin hazan kar yağsın saçlarına Hasret bir günah gibi konsun avuçlarına. Kan olsun gözlerinden akan her bir damla yaş Biçare eri ve bit mum gibi yavaş yavaş. Baykuşlar talan eder olsun gönül bağını Zemheri yuva bilsin buz tutmuş ocağını. Erken yorulsun ömrün tutmaz olsun dizlerin Nehirlerin lâl olsun kurusun denizlerin. Girdiğin gönüllerde yalnız konuk olasın Hem hicrana doyasın hem hüsranla dolasın. Riyakâr umutlara bel bağlasın muradın ``Alçak`` diye anılsın viranelerde adın. Kan tükürsün ciğerin en az benim kadar yan Baharsız açan gül ol her güneşi bahar san. Derdi kendine zarar bir keman gibi ağla Boşa yaşanmış bitmiş bir zaman gibi ağla. Çatılmış bir kaş gibi sorsunlar günahını Kimseler dinlemesin geç kalmış eyvahını. Her gece bin kâbusla bölünsün uykuların Sabahlar hiç olmasın gitmesin korkuların. Ağzından hiç gitmesin hasretin buruk tadı Ömrüne yoldaş olsun keşkenin kırık tadı. Sen de benim gibi yan ben sönmedikçe sönme Gidişin baki olsun ve sakın geri dönme. Ve devrik bir cümlenin öznesi olduğun gün Dikenin bende saklı al ve git solduğun gün ! III.) Nasıl yazılmalıysa öyle yazıldı işte Bütün gidişler gibi namertti bu gidiş de… 20.03.2004 Kızılay / Ankara |
başı ve sonu
ne zaman bitti anlamadım akıcıydı
tebrikler