Cemal Süreya Gibi
İskeleye en yakın evde yaşıyorum
Deniz kokusu giriyor penceremden her sabah Çıkınca evden, yürüyorum vapura doğru Aşağıya iniyorum arnavut taşlarıyla doldurulmuş yokuştan Her sabah, aynı insanlar çarpıyor yüzüme aynı gözler değiyor gözlerime İskelede gazeteciler ve simitçiler yerli yerinde Sadece martılar yer değiştiriyor. Burası Kadıköy iskelesi Kadıköy vapuru İskeleye en yakın evde yaşıyorum Cemal Süreya gibi O söylemiş bu sözü bir dost sohbetinde O inmiş yokuştan Ben değil. Onun penceresinden girmiş sabah Benim değil. O görmüş martıları uçarken Ben değil Cemal Süreya bunları yaşarken mutluymuş her sabah Ben değilim diyemem.. İskeleye en yakın evde yaşıyorum Ama yokuştan inmiyorum oraya ulaşmak için Sahilden yürüyorum iskeleye Burası Bostanlı iskelesi Bostanlı vapuru İnsanlar her sabah aynı Simitçi, gazete satan kadında. Martılar burada da hareketli Cemal Süreya’nın martıları gibi Vapur burada da kalabalık Cemal Süreya’nın vapuru gibi O Kadıköy de mutlu bir şairdi Ben Bostanlıda Sonuçta ikimizde deniz kokusunu içimize çekerek uyandık her sabah. Sahilden yürüdük iskeleye ulaşmak için İkimizde sevdik iskelemizi, insanlarımızı İskeleye yakın evlerde yaşasak da Bir ortak noktamız var onunla Babalarımızı kaybettik biz Dizeler yazdık bu acı için O Kadıköy’de ben Bostanlıda yaşamışta olsak Aynı acıyı paylaştık buram buram İskeleye yakın evlerde yaşayan, birbirinden haberi bile olmayan iki kederli adam olarak. 08 OCAK 2012 Ömer Ardalı |