KırbaçUfuk kızarıyor Bir kez daha Utanıyor ufuk İnsanlık adına ... Ateşin üstünden atladın mı hiç Arındın mı günahlarından Bir dilek tutup Bez bağlamadın mı gül dalına Yağmuru taşla yağdırmayı denemedin mi hiç Kemikleri rasgele atıp toprağa Yarını okudun mu peki Kartal olup uçtun mu Girdin mi bir yılan suretine Erliğin tahtına oturdun mu Umdun mu umaydan şevkat Tanrıdan merhamet Peki Korktun mu şimşekler çakarken Işık düşerken yukarıdan İhtişamı karşısında Eğildin mi saygıyla Toprağın kokusunu Duydun mu yağmur sonrası İzledin mi menekşenin sancısını ... ’Bozuldu insan’ dedin Kılıçtan geçirdiklerinde çocuklarını Dağlara sığındın Isındın mı yar kucağında Çoğaldın mı Aşkla koştun mu ışığa sonra Bir kurdun yoldaşlığında ... İlk sorunu sorduğunda kendine Küçücük bir bebektin Sonra tanrıyı kavradın Konuştun onunla -Yada öyle sandın- Dedi ki sana ’Sen benim kırbacım ol Bastığın toprakta Bir bakire kız Bir kese altınla Bir uçtan bir uca -At sırtında ve bir başına- Yolculuk yapabilsin Ve kılına zarar gelmesin Gelirse eğer Bir daha yüzün gülmesin’ ... Sonra nazar değdi sana ’Deniz’ deyip durdun ’Denize denize’ Tanrı nı ardında unuttun ... Ufuk kızarıyor Utanıyor ufuk Anlıyormusun 25-01-2008 antalya |