Çengelköy…Şiirin hikayesini görmek için tıklayın askeri lisede okuyan çocuklarımın yanına geldiğim yıllarda çengelköyde anılarım geçti.
yeşillikler içinde, İstanbul’un bir semti. bir yanda yalıları, bir yanda villaları. bir yanda boğaz kıyıları. tanıdım Sen’i Çengelköy, tanıdım Sen’i güzel köy. bir ses duydum yürürken, şaşırıp kaldım aniden. ‘’Hıyar! Çengelköy hıyarı…’’ vardım İstanbul’a, sanki bir köye, çengelköy’e. işim vardı bu semtte, boş kaldım, dolaştım sahilde. boğaza yaslanmış, eski İstanbul yapıları. hele Kuleli, azameti ve ihtişamı ile uzanmış sahile. seyretmekle doyulmaz, asırlık geçmişine. yok mu fil ambarları, eskimiş, nerdeyse yıkılacak duvarları, tarih kokmakta tuğlaları. altmış yıllık bir pastane, doyum olmaz böreklerine. sordum hikmeti ne? dedi: Uzan kardeşim Karadeniz’e. sahilde çay bahçeleri, asırlık çınarları. destek yapılmış, yıkılmasın uzun dalları. istanbul diye kokmakta, eskiden kalmış, isimsiz anıları. pazarı dolaştım sakince, gelmekte o ses efendice. ‘’Hıyar! Çengelköy hıyarı…’’ tazesinden meyveler, süslemiş, tezgahları. hıyar deyip geçmedim, sormadan yapamadım. tadına bakınca, güzelliğini anladım. zaman, zaman geldiğim bu şehirde, acı, tatlı anılarım geçti, çengelköy’de güzellikler diyarı şehri, gezdim yeterince. istanbul’da bir başka semti, sevemedim, böylesini gönlümce. Mehmet Macit 10.06.2009 Düzeltme ve seslendirme 09.01.2012 |