ACI SİMİT...Körletirdi yaşam bıçağını karanlık bakışlarıyla loş sokaklar Ağlardı onun kenti salya sümük siyah sancılar içinde Bir ölü yüzü gibi asılı dururdu baktığı yerlerde Tan yerinin yoksul resmini taşıyan kızıl sabahlar !... Güneşi tanımamıştı henüz tazecik dünyasında Pişerdi körpeliği ham zamanların soğuk közünde Dalıverip paslı kent sokaklarının köhne dehlizlerine, Tur atardı tan kokulu iç ıslaklığıyla Ve titreyen küçük adam gezerken caddelerde Bir siftah gibi savururdu toy ölümlerini bu ıssız kente… Acı simit !... Acı simitle oluyordu yaşamla kavgasının ter kokulu işlevi Acı simit yaşamı morartan zor yüklere karşın, Tek anladığı formüldü kolaylıkla direnebileceği Dişliyordu yokuşluklar onun sübyan günlerini Hiç körelmeden sürerdi, gün selamı sonrası, Yorgun vakitlerinin çiğ ömrünü azgın kemirişleri… Homurdanırdı göz kapakları soğuk gülüşlü tan vakitlerinde Son karanlıklarla sevişirken sunardı, kader ekmeğini ona Mahmur ruhundan sıyrılıp kendine geldiğinde, Dudaklarında zor uyanışın,isyansal mırıltıları hecelenirdi Sırf bu yüzden arsız tan manzaralarından nefret ederdi. Acı Simit halkaları omuzlarından tek tek kayıp o kez, Ağırlığınca yaşamına son bir hızla çökerdi… Kaldırımlar , sokaklar , caddeler, Kapılar ve gizem yüklü karanlık evler… Ayrıca ay soğuklarıyla cebelleşen kör bakışlı pencereler Tüm dünyasını o panoramik görüntü meşgul ederdi Sığmazdı onun yaşamına yine de Yelkovanlarla akrepler ille de… Hep karşılıklı evlere yapıştırırdı simitçi çocuk mahmur gözlerini Bir umut esintisi içinde telaşlanırken küçücük yüreği Daha da çok kulakları ile gözleri Israrla kendine oralardan bir davet beklerdi Ne bisiklet,ne uçurtma ve nede oyuncak araba gibi şeyler Hiç mi hiç umurunda bile değildi. Çünkü omuzda ki simitleri satıp bitirmek onun en önemli derdiydi… Mahmur gök yüzü,mahmur kent,mahmur yaşamlar Son bulanık uyanışların kıyısında oynaşıyorken şimdi Büyük cüceler olduğu gibi gizli yaşamlar da , Keşfedilmemiş küçük dev adamlarda vardı Tatlı uykuların duvarları arkasında… Ama öyle biri daha var ki, uykusunu hasisçe harcayabilen O da şu an ekmek maratonu için hep ıssız sokaklar da… Sessizlikler birazdan bir cümlecik kelimeyle şekilleniverecekler Analar,ana bakışlı bacılar pencerelerinden onu gözlemekteler “S İ M İ T Ç İ GELDİİİ !!!... “ Karanlık gözlü pencerelerden çakan birtakım ışıksı sessizlikler… Elbet sıcak esintilerle ondan bir SİMİT isteyecekler Ve bir simit müşterisi kılığındayken eminim onlar Simitçi çocuğun nezdin de iyice güzelleşecekler... Tan yeri taze günü kovalarken nihayet O da aydınlık sabahların hışırtısıyla kucaklaştı Bitmişti simitçinin simitleri gün tamamen olgunlaştığında Güneş ise yaşam alanlarını iyice döndürmüştü kendi kişiliğine Yeterdi bugünlük kazancı eğitim masrafına ve ev nafakasına Okul maratonu başlamalıydı artık bu saatten sonra da Aş ekmek fırtınası tekrar yarın ki tan vaktinin kör ortamında, Ve yine yarın küçük simitçi’nin yaşamla buluşması, Her zamanki gibi ,son ölüm uykusuna saniyeler kala !?... İSMAİL HAKKI GÜRCANOK 23/ Aralık / 2011 ADANA |