Düş Patent Enstitüsü
Susmalarımızın kıyısında buluştuk bu gece
Sonu unutulan bir konçertoya aldığımız iki biletle girdik ruhumuza Biraz canımız yanacaktı ama çok heyecanlıydık Onu bilmiyorum ama benim dudaklarım provasızdı İkimiz de biliyorduk İki kadeh şarap okyanusu kırmızıya boyamayacaktı Ama biraz karanfil dolaşacaktı tenimizde Ona söyledim Su olmazsa ebru da olmaz dedim Çakıl taşlarına şiir rengini veren suyun bize çarpmasıydı dedim Pencere açar, toprak girer Toprak çıkar, bir heykel ağlar dedim Uzun uzun dinledi beni Dinlerken gözleriyle masmavi bir balık örüyordu Gözyaşları pul pul Dökülürken yüzgeçlerinden Bir sürahinin içinde öyle ağrısız bir balık olsam Der gibi baktı Ben de ona baktım On beş yaşımla Yirmi bir yaşımla Otuz beş yaşımla Kırk yaşımla baktım Geçen mevsim sarıldığım gibi baktım Çocuk gibi de baktım, kızar gibi de Üzer gibi de, güler gibi de O ise Üstüne basılmış bir çiçek gibi çaresizdi Sanki Nesi var doktor? Dediğimde Kanatları ezilmiş denecek gibi İyileşir mi? biz elimizden geleni yapıyoruz Peki Elinizden geleni ardınıza koymayın Kaç dikiş attınız ruhuna? Onu biz bilemeyiz siz bilirsiniz Evet biz biliriz Keşke daha önceden de bilebilseydik Vakit geçtikçe zaman nasıl da ıslanıyor değil mi Bu sözcüklerin ıslak hali mi daha iyi kuru hali mi Bu ayrıntılar bittiyse eğer cebimizde Derin dondurucu da biraz daha ayrıntı olacaktı Getireyim mi? Dedim Hangi ayrıntı panzehir olmuş ki çukurlarımıza dedi Sen de havada bir imkansızlık tadı alıyor musun dedi Umarsızca baktım tek kişilik aynama Ne bu dedi Kullan at aynalardan dedim Gör ve at Şimdiye o yakışır O da istemiyor yer göstericinin ışığını Koltuklarımıza oturuyoruz Kapı aralanıyor Biraz huzur giriyor sanki kapı aralığından Merdiven çok kaygandı Ama yine de ellerine ulaştım Yaşlı bir ilkbaharın elleri gibi Güz döken bir ağırlık gibi Çok heyecanlıydık Odanın tavanı açıldı birden Ekşi elmalar veren bir ağaç göründü Hayret Sen ekşi elmaları çok seversin dedim Tam o anda işte Kitaplıktan bir kitap yere düşüverdi “ruhun dönüşümündeki sürprizler ve akıl almaz elementler” Bu hiç de romantik bir isim değil biliyorum Bu imalar sabaha sağ çıkar mı onu da bilmiyorum Ama moleküler bir dinginlik var evet İki kişilik bir fizik kanunsuzluğu Zamanın kendi içinde kırılması bu Meğer o fırça bizden habersiz Son darbesini de vurmuş sessizliğimize Resim bitti Boyalar masum ve sakin Fotoğrafçı sesleniyor : “aynı anda karmaşa deyin lütfen” çekiyorum Biz sadece bir takım insanlarız Bir takım sevdalar yaşayan Aslında çok yakınımızdaki takım yıldızları gibi Evet acılarımız bir markadır Biz de aldık düşlerimizin patentini Asla telif hakkı istemedik mutsuzluklarımızdan Bir gece şaşkınlığında Anılarımız tam Cumayı gösterirken… Oktay Coşar |
saygılar
lamour..!!