NE YAZIK
Çatışma, kendinde ki ruhu bulma işidir
Bin parçaya bölünüp berbat dağılmışım ben Bilge, yaptığı işe saygı duyan kişidir Bu kulaklara göre ağız değilmişim ben Değil sana, kendime kalmadı itimadım Ayağıma dolanan çalıyı atamadım Muhabbetin koynunda huzurla yatamadım Ağaç ayakta ölür yaşken eğilmişim ben Bazen sınırı bilip bazen de bilmeyerek Hissi kör edenlerin yanında kalmayarak Küçük bir kıvılcımla farkında olmayarak İçten içe yanarak külden çoğalmışım ben Gecenin velvelesi yıldızı bitene mi Hasretin kargaşası özünde yitene mi Sırası gelene mi vadesi yetene mi Düşünce zindanımda dertle boğulmuşum ben Bülbülün çilesiyle gülle maidelenmiş Murada ermek için sabırla fidelenmiş Fırtınadan yağmurdan dalları zedelenmiş Toprağından sürülen kökle döğülmüşüm ben Suskun bir batış vardı her saat beklendiğim Bir çınar gövdesiydi güvenle saklandığım Tozlu kara kaplının sonuna eklendiğim Beyaz sayfadan damla damla sağılmışım ben Hem fani hem ilahi merhametle kavranıp Affa sığınmışlıkla aşka adil davranıp Kalbimdeki ateşin acısıyla kıvranıp Nazca mecnunum için çöle yığılmışım ben NAZ |