1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2147
Okunma

“Aralanır şafaklarda sisten perdeler
Üstüne gün doğar düşlerimin
Uzaklarda bir ceylan ağlar
Gül dökülür gözlerinden yaş yerine
Bir kalp kırılır en sağlam yerinden
Bin parçaya bölünür acılar
Ah, batar ayaklarıma
Parçalanmış camlar örneği”
Dönüp de bir baksan
Yıldızlar akar suya
Ayrılıklar sığınır ölüme
Ve bir yığın kırık umut
Aydınlığımı pancurlar
Acı, güler yüzüyle kardeş
Takılır kalır öylece
Saçlarımın akına
“Ey, eskimiş anıların ebedi büyücüsü
Yitik anılarımı bul getir…”
Ne zaman hüzün düşse
Yapraksız dallara
Leylakların kokusu sarar
Kışlara inat yüreğimi
Adını yazar içimdeki kör duraklara
Yanıp sönen göçebe trenler
Nakış nakış islimiyle
Ulaşılmaz giz bahçelerine gömülürken aşk
Çığlıklarım uzayıp gider
Can çekişir sonra
Hırçın bir sonbahar
Solar bir gül gibi
İçimde
Çakıl taşlarının ürperten yalnızlığı
Rüyalarıma kırağı çalsa
Karakışlardan arta kalan sabahlarda
Dudaklarım güneş diye
Seni anar
Hadi, geri dön
Geldiğin köhne yollardan
Yeni bir sayfa aç kendine
Aydınlık
Ferah
Cevaplarını bul yüreğinde
Düşün, varlığı ve yokluğu
Kendini yarat yeniden
İmge yanığı küllerinden
Kaç mevsimsiz kar yağdı
Kaç umudumu soğuk aldı
Unut ayrılıkları
İyileştir kanadındaki kırıkları
Durma, uç
Diğer yarı’n bekler seni…
5.0
100% (2)