(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YAYLA şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YAYLA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
5 Tam puan. Efendim, Dizelerinizdeki tasvirle yaşattınız Yayla Havası'nı. Çok teşekkür ederim, o güzel yüreğinizi satırlara dökerek, bizlerle paylaştığınız için; yaşanılagelesice güzellikleri. Sonsuz saygımla: "Hiçbir olumsuzluktan etkilenmemeniz dileğimle beraber; tüm güzel düşüncelerinizin, hakikat olmasını temenni ederim" diyorum, ÖZlemce...
Yeni şiirleri okurken önce şiiri okur ve anlamaya çalışırım. Şayet anladıysam ya da kendime göre bir anlam verebildiysem daha sonra yorumları okurum. Çoğu zaman yorum okumak daha zevkli gelir zira. Burada da aynı oldu işte. Arkadaşlar okumuşlar şiirden pek fazla bir şey anlamamış olacaklar ki sadece resimle uygunluğundan ve kendi köylerinden bahsetmişler. Ben ne anladım? Birazdan açıklarım. Tabi ki şair de böyle düşünmüş ve yazmıştır diyemem. Ama önce söylemek istediğim şudur sırası gelmişken onu da aktarayım. Asırlardır bizimle türkülerimizle yaşayan şiiri hor görüp de bunun gibi sadece imgeye dayanan şiirlerin de ne demek istediği anlaşılmayan şiirleri sevenlere göre olan şiirlerden birisi bu da. tek kıstas şayet anlaşılmamaksa bu şiir birinci olmalı bence. Çünkü şiirde imgeden başka bir şey yok. Hem de uyduruk bağdaştırmalar ve icad edilmiş kelimelerle uygulanmış bir imge değil bunlar. Bunlar doğada, köylerimizde, yaşantımızda her an karşılaştığımız seslerdir, kelimelerdir. Neyi nasıl kullanmış ne gibi bir çağrışım uyandırıyor insanda. Baştan başlayalım, öncelikle yaylanın anlatımı var ve konuya her yiğidin bir yoğurt yeyişi var diyerek bağlıyor.
Ağacın tepesinde diyerek ağanın lüks içinde yaşadığını anlatırken de çobanın çamın dibinde yoksulluğunu da anlatmış oluyor. Yoksul da olsa her erkeğin aklını başından aldıracak kadar güzel ağa kızını tarif ediyor.
Ve aygır bağırması sonun başlangıcı oluyor. Kız da ses çıkartmıyor belli ki gönüllü kendi yumuşaklığıyla sarılıyor ve koyun pislikleri de olsa ortalıkta karınca hızıyla yuvarlanıyorlar yerlerde. Yayla ya koyunların keçilerin boyunlarındaki sesler duyuluyor zaman zaman. Çünkü bazen o sesleri bile duyamıyorlar. Yani hepsi bir çamın dibinde başlayıp biten bir köy hikayesi. Belki bir film özeti gibi oldu ama ben bunu hissettim. Şiir iyi mi dersek ben onu bilmem arkadaş. Ben bu tür şiirleri zaten sevmiyorum. Şunu anlayıp anlatana kadar yoruldum, neden sütlaç tadında yutuluveren şiirler varken pırasayı soyup yıkayıp pişirip de yemeye uğraşayım ki? Oturur sütlaç yerim. Senin şiirini de bu türleri sevenler yorumlasın ve değerlendirsinler.
Yaylayı terkeden baş eğil
Ne hayata düştün bak zebil
Böyle şiirler de olmasa
Yaylanın değerini, kim bilebilir.
Çok güzeldi... tebrik eder,
Selamlar, saygılar sunarım.