Kül Tutulması
şiarı bir küldür
öncesinde alımlı bir ateş mazisinde çelikten bir ruj bir denizci rüyasının duvarında dans eden safir tablo kıyılarını lime lime eden sinsi korsanlar iki vicdanları da göz bantlarıyla kapalı buldukları her ışığı katledenler sadece kendi küflerine tapanlar gördükleri her güveni çöl ruhuyla temizleyenler o küllerin dahi ruhu olduğuna inanmayanlar ağzı yırtık gecelerden akan müşfik aşklar dilleri olsa da dalgaların köpüklense altına kor sevda atılmış kara kazanlar ve kül kedileri kazan kaldırsa yeniden bedelli sevme olmaz cimri bir ihanet daha fazla doyacak diye uçukları çıkar törpülenmemiş bedeli ödenmemiş her öpüşün damarlarımdan akan ekşimiş bir bal tadı ırmaktaşlarıyla örülü limanlarım dumanı dudaklarında bir külü anıyorum sevmelere nakışlı her nabız kutsaldır veballer çağı bitmiyor bin türlü kirli rüyalarım sevdiklerime şantaj peşinde günde beş umut güzel sözcükler kılıyorum yine de o küllerden serpiyorum ruhuma yine de tutmuyor tenim mühür yine de soluk tutmuyor dokuma tezgahım kavuşamayan bir gündüz gözlerimin içindeki satır araları uykusuz bir kül tutulması bu alfabemin üç harfi hep yasta ece kokulu dibi çekilen suya Oktay Coşar |
sana koşuşlarımın finalsiz şiirini biçerken hasat ettiğim düşlerim
korktuğum o üç harfli alfabenin dudaklarına sızar körpe kırılmalarım...
oysa ne çok düş emzirmişti ruhumuzun tarçın kokulu ebemkuşakları!...
tebrikler çokkk...