DÖRTLÜKLERLE GÜZEL YURDUMDAN MANZARALARDARENDE’YE ÖZLEM Gelip görmek var mı bilmem¸ Darende’yi; Hep dedim¸ hele bir geçirelim de¸ yine¸ bu seneyi! Ziyaret etmek istemezmiyim ben de¸ ey dost; Şeyh Hamîd-i Veli’yi¸ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’yi! DARENDE Gül diyarında¸ gül kokulu¸ gül çehreliler; Bilirim¸ her yerde¸ her ân¸ gül devşirirler. Suyu¸ havası¸ yıldızı¸ ayı ve güneşi; Her biri¸ bir veliyle¸ inanınki¸ sevgililer! ÇUKUROVA VE TOROSLAR Seyhan’la Ceyhan kâh nazlanır¸ kâh şahlanır... Çukurova’yı herkes Toroslarla el ele tanır. Birinin başında yaz-kış bembeyaz kar¸ Öbüründe bembeyaz altın denilen pamuk vardır. ERZİNCAN -I- Karasu¸ süzülür ovada... kıvrılır! Girlevik Şelâlesi’ne de bu yoldan varılır. Bereket fışkırır Erzincan’ın toprağından; Burada gönül hoştur¸ hep sevgiyle sarılır. ERZİNCAN -II- Kara üzüm dendi mi akla Erzincan gelir. Güzel insanlar gelir; cânan gelir¸ cân gelir. Girlevik Şelâlesi¸ Ekşisu¸ Fırat¸ Munzurlar... Refahiye¸ Kemah¸ Eğin¸ Tercan gelir. ERZİNCAN -III- Çoktur camii¸ kalesi¸ hamamı¸ türbesi de... Göznûrumdur bakır işlemesi: saksıda¸ tepside. Eğin halısının dünyâ bilir şöhretini Türk zevkinin zarafetini taşır hepsi de. ERZİNCAN -IV- Hele gel de bağlarında kara üzümü bir tat! Bak nasılmış¸ hem de kuru ayazda hayat. İşler sinene delici mi delici bir rüzgâr¸ Lâkin bir türlü geçmez zaman¸ işlemez saat! TRABZON VE HASIR BİLEZİK El emeği: bakır tepsi¸ güğüm¸ ibrik... Edilir Bakırcılar Çarşısı’ndan tedarik. Remz’idir Trabzon’un âdeta Nâzik bilekleri süsleyen hasır bilezik! M. Halistin KUKUL |
kara üzüm...
can özüm ...
Erzincan hüzün şehri...
güzel anlatmışsınız memeleketimi...
teşekkürler...