Sahi bayım kimdiniz siz?
Deniz çekiyor beni kendine
Rüzgârına hüzün takılmış bir adam gibi Ne zaman başımı çevirip Bakacak olsam senden yana Yüreğim buruşturulup atılıyor Kör kuyulara Nereye dönsem sen bulaşıyor yanağıma Ve bir yalnızlık çarpıyor kirpiklerime Bazen de değişiveriyor adın Şimdi nereye baksam siz bayım Yosuna bulanmış yeşil gözleriniz Gayesinden nasır tutmuş elleriniz Pullu ve parlak anlınız Üstelik bir o kadar soluk mavi gök/yüzünüz Islak artık sesiniz Aşağıya indikçe Deniz aşırı bir kavim kadar tuzlu teniniz Bilemedim kaç kulaçtı gövdeniz Yelkensiz açılınca denizinizde Çarşaf gibi çekiyorsunuz dalganızı üzerime Kaç arşın gidilebilir mavinizde Ben henüz atmamışken kendimi size Sıkı sıkıya tutmuşken iskeleyi Gözüm almıyor henüz İştahla istemiş olsam da bodoslama dalmayı Sahi bayım kimdiniz siz? Atina kralının kendini Kollarına bıraktığı ege miydiniz Yoksa kız kulesi miydi aşığınız? Hatırlıyorum da Kumdan kaleleriniz vardı Gene sizin yerle bir ettiğiniz Suya yansıyan şehrin ışıkları suretiniz oluveriyor Martı çığlığına karışıveriyorsunuz Dümeni kırık gemileriniz var Heybeti hala yerinde olan Aşıklar size sevdalı gibi Uykuya dalıyorlar kollarınızda İçiniz, içiniz ılık bayım Sahi bayım Üç köpük hala sizin koynunuzda saklı mı ? Bircan Ceylan |
sahi siz ölüm müydünüz?
tebrikler canım....