DAVETSİZ KÂBUSLAR
Tıklım tıklım bir arsızlık,
Bazen de vurdumduymazlıklar duruyor, Sırtımıza aldığımız heybelerde. Zamanın nefesi daralıyor , Üzerimizde dağ boyu yılgınlıklar , Kasvetten soluk almaya zorlanıyor Çoğu zaman insaniyet. Dağlardan turnalar geçmez oldu, Arşıladığımız patika yollarda umut Sancılı gecelerin karanlığında yitirilmiş hayaller İçimizde doymayan egolar ve bencilliklerle kıvranan sessizlik. Nihayetinde susarak haykıran vicdandır, mutsuzluğun ifadesi . Hep bana, hep bana, çek al, dünya benim diyen bir sesle, Ertelen bir yaşam. Sonraki günlere sakladığımız Yakınlarımız Ve ’ dost ’ adı altında sözüm ona biriktirdiğimiz isimler. Bir yerde yaşamayı unutmuşluğumuz Ve asla dönüşü olmayan pişmanlıklar. Geriye kalan, bir yığın keşke ler Bir çıkın pişmanlıklar avuçlarımızda. Zamandan arta kalan, tek cümledir ki Yürekte ki zulada,, lakin o da susmayı bilmez. Kilit üstüne kilitler vurulsa dahi, Umulmadık gecelerin misafiri. Aniden çıka gelir uykuların davetsizliğinde ki kabuslar, Yastıkta paramparça bölünen biçarelik. Soğuk bir el gibi omuzlara dokunan bir el Ve,ürpertiyle dönülüp bakıldığında kaybolan bir hayal süzülür Aklımızın en ücra kıyısından. Unutulmuş diye bir köşede beklettiğimiz, Meğer unutulması mümkün olmayan. Günü gelince hatırlanabilen, Yılların eskitemediği anıların temel yapısı İçinde kendimizin başrolünü oynadığımız kendi yaşantımız. Kapanmayan ve sonu gelmeyen bir sayfadır ki İçimize hapsettiğimiz , o diğer yanımız. Yaprak dökümü gibidir yaşamın bizden aldıkları, Alır da sürükler hercai mevsimlerle gibi yitirdiklerimiz... DİCLE AYYILDIZ |