UZAR GECENİN TIRNAKLARI!
Gün kaybolmaya görsün ufuktan
Yavuz hırsız gibi özlemin Tek bir iz bırakmadan sızar odalarına ruhumun Elinde sevdadan fenerler Toplar gider bilmez yokluk İçimde kalan Yusuf’un kuyusundan Daha karanlık bir boşluk Sönmüş sevda fenerleri Parmaklarımın ucunda Bulduğum karanlıklardan daha derin ümitsizlik Yayılır dimağımda Çürümüş beden gibi Eskidikçe ağırlaşan tadıyla çaresizlik Uzar gecenin tırnakları yüreğimden içeri Döker kanımı helal bilir Eksilen esrik bir hoşluk Duyulmaz dualarım soyulur kelimeden Ağzımda gelincik yaraları Zamanın rahmi yırtık Fışkırır istek bedenden Fışkırır gibi topraktan Dilimde zamanı sağır eden kadim çığlık Hep o çığlık Ölüm şerbet gelir cana Uzanmak ister teneşire Serilmiş gibi altına cennetlerden gülistanlık Almaz canımı azrail kanırtır göğsümden yukarı Oynaşır aynasında zamanın gözlerimde ki son ışık! ElçiNSevgİ/ 2011 Ankara |