)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-285-)(-)(-)(
......................................................................
************** Diyerler ************** Bir bağı ki kuran şahda vurursa Dökülür gazeli soldu diyerler Bir güzelin bahtı kara yazılsa Toplanıp da hayıf oldu diyerler Bir binanın temelini atarsan Planlar döktürüp bina yaparsan Birgün saltanattan elin çekersen Akıbet ne yerde kaldı diyerler Yandı kara bağrım yandı tunç oldu Gezdim bu dünyayı sonu hiç oldu Birgün derler bu Gülistan nic’oldu Kalmadı dünyada öldü diyerler ******************* Gülistan Çobanlar ******************* 1900-1972. Arpaçay’ın Koç köyünde doğdu. Küçük yaşlarda aşıklık geleneğine ilgi duydu. Yaklaşık 13 yaşında Aşık Şenlik’e çıraklığa başladı. Bu dönemde aşıklığa ilişkin temel bilgileri, hikayeleri ve bağlama çalmayı öğrendi. 2 yıldan fazla Aşık Şenlik’le dolaştı. Bundan dolayı Aşık Şenlik hikayelerini tüm ayrıntılarına dek öğrendi. Kısa bir zamanda adını yörede duyuran Aşık Gülistan Çobanlar özellikle kendi bölgesinde olmak üzere birçok yeri dolaştı ve başka aşıklarla karşılaştı. Oğlu Murat Çobanoğlu, Reyhani, İlhami Demir, Murat Yıldız, Hakkı Baydaroğlu gibi birçok aşığın yetişmesine katkıda bulundu ve ustalık etti. Gülistan Çobanlar Kars’ta öldü ve orada toprağa verildi KAYNAK:© BeKa Sitesi ********************************************************************** ********************************************************************** )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-285-)(-)(-)( Sevda ateşiyle kavrulan canlar Şu yürek hüzünle doldu diyorlar Sevenin derdini sevenler anlar Açmadan gülümüz soldu diyorlar Bir gün gülmediki yarasın sarıp Kötü düşü bile hep hayra yorup Sevdiğini alamayan şu garip Derin düşünceye daldı diyorlar Aldıran olmadı gözün yaşına Nasılda yanmıştı aşk ataşına Kenarda köşede hep bir başına İnce bir hastalık buldu diyorlar Çevreye bakarken bakışı dondu Kimsesiz evine baykuşlar kondu Sonunda çıldırdı,Mecnun’a döndü Saçını, başını yoldu diyorlar Güneşi doğmadan çok hızlı batar Sevdiği derdine ne dertler katar Garibin çilesi ölünce biter Ne zaman şu yüzü güldü diyorlar Onunla birlikte acıyı tattık Teselli diyerek biz elem kattık Gidip kendisini ziyaret ettik O,sanki bir kırık daldı diyorlar Lüzumsuz sevda’nın onulmazı bu Sevipte geriye dönülmezi bu Nece bir hasrettir bilinmezi bu O daha ölmeden öldü diyorlar Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |