HİÇ KİMSE BİLMEYECEK
Hiç Kimse Bilmeyecek
Ne liman sonsuza dek, ne sonsuza dek zaman... Kalkar hep bu limandan meçhule giden gemi. Ne mal kurtarır canı, ne de servet-i sâmân! Sorma batan güneşe; “nasıl sildin gölgemi? ” Çekilir göğüslerden alıp verilen nefes... Kimsenin ruhu duymaz kayarak gittiğini. Kesiliverir birden, çıkar gök kubbeye ses! Berzahta anlar insan hayatın bittiğini... Gidenler dönmüyorsa acep çok mu rahatlar? Yoksa geri dönüşün yolları mı kapalı? Dünya ile berzahta kesilince tüm hatlar Nerede durur gemi, bilinmez, hat kopalı... Bir bilinen var orda, bir köprü, kıldan ince! Herkes sırada bekler yürüyüp geçmek için. İşte huzur karşıda, o köprüyü geçince! Kazanmışsan dünyada, ektiğin biçmek için... Levh-i mahfuzdakiler malum, alın yazısı... Halik’ın silgisi yok, elbette silmeyecek! Dümen Hakk’a emanet, özü kulun mazisi! Demir nerde atılır hiç kimse bilmeyecek... Onu bilen var elbet, o, Halik’ı Zülcelâl! Bakmışsın İrem bağı, gemin demiri atmış! Dünyada ayırmışsan ne haramdı ne helal! Gör, yaratanın sana ne güzellik yaratmış… Antalya-2011/11 Halil Şakir Taşçıoğlu BİR TEFEKKÜRDEN ARDA KALANLAR... |