...DAHA DÜNDÜ...Daha dün Yoksa çok mu önceydi Hayır hayır daha dündü Özgürdü bana ait ne varsa Kalabalıklarda bile kahkaha gibi dolaşıyordum Çiçek yaprağından süzülen çiy Ya da Rüzgara saklı rengarenk sayısız nefes Ya da Bir ben daha bulduğum buluşmalarda Güneşten kopmuş alaz olup ışıldıyordum Tepelerine bulutların meskenleştiği Dumanlı başlarında heybet salınan Gücü kuvveti dağ gibi bedenimle Dağ yamaçlarınca dimdikken koca dalgalara Bulut aşkını bir dalgaya okunamamış meydanların Kuytulara kaçan çığlıklarındaki kör bıçak sancıları Mehtap oynaşı yakamozları ararken sayıklayan sesim Kayaları delip çıkan minik filiz saflığı kadar Güç toplayamamışım Uzaktan medet ummanın çaresiz sabırsızlığındaki Ufuk gezgini bakışlarımla Ve birden bulduklarımın şaşkınlığına atılan naralarla Yüreğime emanet edilmiş Dalga unutuğu çakıl taşlarından peydahlanmış ağır yükün bıraktığı Adımlarıma saklı dev izlerin çarpması nazarıma Dünümü aratır "el avuna" Her birine ayrı isim verilmiş çakıl taşlarını Geldikleri yere Dalgaların sesine iade edebilme ümidi Deniz feneri gibi çakar yıldızlardan Ve Taş gibi ağırlığı sürüklerken ardım sıra En üsttekine yönelir küskün sevincim Ha uzandı uzanacak Elimde kanatlarım Yine kavuşunca tebessüme saklı Mutluluk kokusunun uçucu hafifliğine Kanatlarımı yerine takacağım Ve maviye has sanılanın koynuna uçacağım Unutmadım Daha dün dediklerimi Yeri gelecek bugün diye Anacağım... ASLI DEMİREL... |
Duyan yok artık sesini gönül,neden boşa yanarsın.
Bir başına kalan el açıp Allaha yalvarsın...