Çia’ ya Çağrı
Artık mehtap da solgun yoksun diye mecliste.
Demliğin sinesini sarmakta hasret dağı. Bin efsane gizlidir çaydanlıktaki iste. Gel de busenle yeşert solan kuruyan bağı. Nakışında gülümse ipekli bir kilimin. Ellerinden süzülsün çayımdaki hoş koku. Yegane gülü sen ol naz buğulu iklimin. Sana yazdığım nazmı bana yine sen oku. Gittçe yoğunlaşır sinedeki som ağrı. Berrak gülüşlü çayın tebessümü matlaşır. Hurufatın sükutu olur şiirde çağrı. Su senin özleminle ateşle inatlaşır. Sensizliğe doğan gün yüreğim kadar üzgün. Damağımda kekrelik acıyan çayın tadı. Semaver içleniyor demliğin benzi süzgün. Bu hâllerin kısaca çia’ya çağrı adı. Bir gün gel mamur olsun viran bıraktığın yer. Çayı yine sen demle rayihası mest etsin. İster ihya et bizi istersen de yere ser. Semaverle demliğin çektiği azap yetsin… Ankara,31.10.2011 İ.K |