Son zar’da
Ve susar… Ölüm sessizliğine yaşam katar şair
Kırıntı arar yırtık pabuçların taşrasında Simitçi çocuk; şehir istasyonlarının sürgün gülü Başkaldırı. Çok sesli diyarda. Avazı çıktığınca duyurmak ister kendini şair Okuma özürlü kentin baldırı çıplak varoşlarında Öksüzlüğünün tek umudu gökteki mavi Sevgi-seviyorum demesine rağmen. Oysa kokuşmuştu her şey gibi o, da Kapanmış kapılar içinde yalnızlık konuşan oda Çırpındıkça kopan liftlerin acıntısı, İşe yaramaz Donkişotları meydan okur hayata. Saban’ın aşındığı kalır akşamüstü şehir panoramalarında Ya da sırtında sepeti, üçüncü sınıf kemalin Sağ elinde iki pide, sol elinde bozkır tahini İki parmağının arasına kıstırdığı sarma Sevgisini götürür… otuz beş yaşındaki, yetmişlik kadınına Son tiyatronun bahardan kalma sevişken oyunu Kapanır perde, İçine düştüğü çıkmazdan Kurtulma çabasını sorsa da cambazdan Kendini zehirleyen akrep, yol arkadaşı kumarbaz Kumarbaz düşmüştü yollara… Son zar’da |