ılıman sevdalarherkes yanıyor güya masa başından bu aylarda sevdadan hasat nar’larla kimi yüreğinden kimi bedeninden ey..! aşk sakın inanma tanık dinlemeden hani daldan hasat etmişler gücük aylarında hangi ayazlar geçmiş kırk yamalı işliklerinden ulan kahveci kel hüseyin sülük ederdin ya bir çay parası yirmibeş kuruşa içsek yaya kalacağız içmesek donacağız nöbetçi dikerdin bizi ankara soğuğuna hiç bir kış yetmişbir kışına benzemedi bu şehirde öyle bir dengine getirdi ki hem yandım yosun gözlüye hem ceplerim naçardı meteliğe ne kusuruna bakacağım şubat’ta yirmidokuz çekmedi mi askerliğimde bilseydim kömür deposunun türkü olacağını sonradan toplamazdım serçelerini ceplerime ne sevdalardan geçerdim ceren’im saklamazdım şahit’im diye bu şehirdeki sevmelere küskünlüğüm ondan nerden çıktı şimdi iki de bir bu kenti yazmak öz’üne inerken yaşamanın o günlerden utanmak öyle kolay mı dost kalem ucuyla sevdalanmak kasım |