LAVRA NEHRİ
Yeryüzü gökyüzüne doğru yükselirken,
Her filiz dünün bugunüydü. Mavi doğayı yeşillendirirken, Yaşamak yaşatırlırsa yaşanır. Lavralılar güzelliğini krala verirken, Silisra gizemde kalan bir ayrıntıydı. Lavra halkı dizlerinin üzerine çökerken, En yüreklisi inekler, koçlar ve horozlardı. Livinaya elbiselerine çamur deydirtmezken, Kralın deli lakaplı aradığıymış. Bulunup ölüm için nehrin şelalesinden atılırken, Anlamak anlatabilinirse anlaşılır. Silisra Lavra Nehri’ne bakarken, Bakışları sürüklenen adamın yaşama umuduydu. Her sardığı yarayla yüreği cığ gibi büyürken, Aşk ilk bakışta bir tutkudur. Lavra nehrinin çamurları dizlerde kururken, Çekilen suyun başlıyan tarla verimsizliğiydi. Tohumlar insanlardan alınırken, Soğukla sıcağın karışımı çatlaklıktır. Karanlık gözün bulandığı yerde başlarken, Her aydınlık bir çiceğin koklanmasıyla başlar. Kral kendi halkına yenilirken, Her düş yarınlar için bir fidandır. YUNUS YOLOĞLU |