Çık Çile DergâhındanKıyısında dururken hayat denen oyunda, Hiç farkına varmadan denizine dalmışım. Dalgalarla dövdüğün korunmasız koyunda, Durulmanı beklerken fırtınada kalmışım. Geç kalmış mutluluğu yıllar boyu bekleyip, Bulduğun anda korkmak kabul etmemek niye? Dermansız dertlerine yenisini ekleyip, Hüzünlerle yaşarsın kaderim böyle diye. Sevdalı sözlerini taç ederken başıma, Gönlümün sarayına kral yapmam yetmez mi? Hasretle yandığımda girdiğinde düşüme, Kâbuslar görsem bile mutlu sonla bitmez mi? Saçlarımın telinde nedir aradığın sır? Söylesene bir tanem niçin çile çekersin? Gönlündeki mabedin önüne örülmüş sur, Bırak da deli sevdam girip sırrına ersin. İçimi çeke çeke yollarına bakarken, Esen rüzgâr getirir kokunu uzaklardan. Dayanılmaz hasretle gözümden yaş dökerken, Kurtulamam düştüğüm umutsuz tuzaklardan. Bizden başka kimse yok sevdalar ülkesinde, Sen kralsın ben ecen, var mı başka bilmece? Gönlümün şarkıları sevgi dolu sesinde, Fısılda kulağıma bekliyorum her gece. Hüzünler hanesinin kapısından eğilip, Çık çile dergâhından mutluluğa kapı aç, Virane yüreğine mimarı sevgim bilip, Gülsün kara gözlerin benim derdine ilaç. Yıldız TOKSÖZ |
Zamlanan hasretiyle hatıranı beslersin,
Yüreğinde, ruhunda bambaşkadır hanesi,
Bütün eserlerini hep onunla süslersin.
Ruhuna, yüreğine, kalemine sağlık.