NEDEN GELMEDİN
Beni yedi parçalı beyaz bir örtüye sardılar
Sevenlerim gözyaşları dökerken Ağıt ve feryatlarla bağrımı yaktılar Sonra beni tahta bir kutuya koydular Dur yapmayın dostlar demek istiyordum Ki o, sırada Beni dört dostun omzuna aldılar Tabutumun çivileri paslı tahtaları sararmıştı Belliydi ki benden önce de çok ölü taşımıştı Feryatlar ruhumu acıtıp bağrımı yakarken Matemli günümde bile gözerim son kes seni aramıştı Arayıp ta bulamamıştı Ruhen bana, sana ve muradımıza ağlamıştı Oysaki toprakta akmadan önce Son bakışını Sana delice bakmak için saklamıştı Derken dost omuzlarıyla naşım kabristana vardı Yeni kazılmış derin bir mezar vardı O, derin çukurun etrafında Çamurlu iki kürek, bir de kazma vardı Ağlamak istedim, haykırmak istedim Bu mezar hem çok derin ve dardı Ne çok sevenim vardı ne çok ağlıyorlardı Gözlerim mezara girmeden önce Yene feryatlar arasında Yene son bir umutla seni arardı Beni mezara koydular, Artık toprak altındaydım Artık dünyaya dâhil her şeyden Çok ama çok uzaktaydım Anne babam ve hatta senden bile Ah be vicdansız, ah be vicdansız Neden gelmedin Neden beni son kes görmedin Neden sende benim için Bu isyankârın ölüsüne yaş dökmedin Son kes bu isyankârın Ölü ve soğuk anlından neden öpmedin Eğer Bir gün gelirsen Mezarımı ziyaret et, bir demet gülle Belki kalkıp boynuna sarılmam Belki dizlerine baş koyup ağılamam Belki gözlerim seni görmeyecek Belki kokunu almayacağım Ellerimle, ellerine dokunmayacağım Amma sen yene de susma Yanımda otur, şiirlerini oku türküler söyle Çünkü kulaklarım ebediyen sesini unutmayacak Ölü olmuş olsam bile BU ŞİİRİMİ HÜZÜNLÜ BİR ŞAKIYLA OKUYUN |