Kuşkulu donuk gözler
Genç kızların
bacağından akan ter kadar kuşkulu donuk gözleri vardı. Yağmurlu ilkbahar günlerini hatırlarım onu düşününce. Oluklardan akan su sesini bir de. Nevaleyle gelirdi benden iyi içen tanıdığım tek kız... Birayla başlardı herzaman. Evin her köşesi kırmızı bira kutusuyla dolardı. Farklıydı aramızdaki. İyi sevişirdik asla sahiplenmeden. Gecede üç-dört giderdik. Seviştikten sonra hemen örtünen kızlardan değildi. Öylece uzanırdı, bir ressama poz verir gibi. Sonra televizyon karşısında bir bira daha açar siyah beyaz bir film bulana kadar kanalları gezerdi... Kötü alışkanlıkları yok değildi hani. Sigarayı yerde söndürürdü mesela. Uyandığımda (genellikle akşam çünkü sabah olmadan uyumazdık) ilk iş yataktaki sigara izmaritlerini toplamaktı. Mizah dolu beyni vardı, beni güldüren tanıdığım tek kızın. Zamanın beni içime hapsettiği günlerde yanımda olması bir şanstı. Şimdi biryerde kuşkulu donuk gözleriyle başkasına bakıyor belkide. Ve hala genç kızların bacaklarından ter akıyor… Eskisi gibi yağmıycak yağmur, oluklar yaprak dolu ve su akmak insan yaşamak üzere biryerde hayat devam edicek seninle ya da sensiz… |