YIKIK DÖKÜK BİR KONAK
Yıllardır oturduğum yer,yolumun üstünde solda,
Malum ya şehrimin bayırlı yaşlı yorgun yollarında, Eski yırtık bir tül perde uçuşurken kırık camında, Neler yazdırdı bak; yıkık dökük , hala ayakta olmaya direnen eski bir konak.. Kasvetli sis bulutlu soğuk havalar bana fırsat, Pirinç sesi,bana gizli bakışlar atan şu kıza inat, Tepsiye gözlerini kaydırırken,o ne kırmızı surat? Neler yazdırdı bak, yıkık dökük, hala ayakta olmaya, direnen eski bir konak.. Sahne ayni yine sokaklarda,işte o satıcının sesi, İddiaya girmiştik seninle simit mi?başka bir şey mi? Kızarsın yine görürsen ağzı geniş fincan şu kahvemi, Neler yazdırdı bak, yıkık dökük , hala ayakta olmaya, direnen eski bir konak.. Bu sefertası misali evler,birdolu gürültüsü sesler, İç dünyama el sallarken maziyeydi arada nefesler, Gönül ipi sallar kuyusuna bulduğu suda görülü düşler, Neler yazdırdı bak, yıkık dökük hala ayakta olmaya direnen, şu eski konak... Kimbilir belki restore olacakta, ayakta olacaktı, belkide tarihten silinecek yıkılacaktı, ama ya anılar? ya anılar, sır duvarlarında, hep olacaktı.. yine kayıp sayfalarım işte şiir kıyısından akıp giden yaşam ile |
Ama yıkıp yakmaktan iyidir yine tabi. Çok güzeldi, herkese ayrı bir yolculuk yaptıracak güzellikte şiir.
Tebrikler, sevgilerimle