Gidişat…
Neyleyim arkadaş, akıl-izan var,
Olanlar içime sinmiyor işte… Saflığa gerek yok, ölçü-mizan var, Yüreğim boş lafa kanmıyor işte… Bin yıllık kardeşlik, sizlere ömür… Acıdı “yurttaşlık” denilen hamur. Köreltti idraki, un, şeker, kömür, Vatandaş zerrece tınmıyor işte… Had-hudut anlamaz şer koalisyonu, Tam gaz sürer türkü imha misyonu. Bilmem neye varır bu işin sonu, Bundan hiç feryadım dinmiyor işte… Haramdan korkmayan alış-verişler… Haksız yere mala, mülke erişler… Mümin sıfatıyla tutulan işler, İslam’la üst üste binmiyor işte… Ayrıldık ikiye, ortada bir hat, Bir yanda direniş, bir yanda cihat… Nasıl bakarsan bak ufukta heyhat, Bir umut ışığı yanmıyor işte… İltimaslı akar kamunun arkı, Açılır yurttaşla, yandaşın farkı. “Ağızla kuş tutsak” düzenin çarkı, Bizi yurttaş diye anmıyor işte… Ermek için, hâşâ, lanet murada, Kılıf, çarpıtılmış “Milli İrade”, Alınmadı amma bu yurt kurada, Millete de bir şey denmiyor işte… Şimdi yorgun kalbim bir şeye kani, Kendi vatanımda oldum yabani… Millete can veren, kahraman bani, Bir kez daha arza inmiyor işte… Yaradan’dan ümit kesilmez lakin Vardır bir hal yolu bunca helakin. Sardı dört yanımızı riya, haset, kin, Gidiş yönü hayra dönmüyor işte… Veli BOSTANCI |
Tebrik ederim.
Saygılarımla.