FILISTIN'DE DİRİLİŞFİLİSTİN’DE DİRİLİŞ Bizi bir Harun doğurdu Büyüttü bir ur gibi içinde Sütannemiz güneşti Şeytanminareleri içinde düşlerimiz Gerçek bir ismimiz hiç olmadı Yaklaşan adım adım gecede Bizi bir diriliş sevdi öylesine Bir seviniş bıraktı gitti… Bulutlar unutsa da saymayı Kıyıya bir nefes kala Biz bitiremedik çilesini mahzenlerin Her kulaçta bir kul açlıktan öldü Her açlığımız açıkta kalmışlığımıza… Bir de yusufçuklarımız vardı İçimizde bir yerlerde çırpınan Bizdik o ipeksi soğukluğunda ölen çocukların Fosfor-üstü sohbetleri Mosmor örtüsü üşümüş bebeklerin Dudaklarımızdı Korkuya ölürcesine doymuş… Bir avuç elem-i Zekeriya kaldı içimizde Birazcık da Yakup’un hüznü… Ama biz bir kaderdik Biz bir ülkünün sürgünü Biz Yusuf’un kuyular maverası düğünü Bir hücrede ekmek gibiydik Kaskatı kesilen hücrelerimizde Kandan yoksun Ve kanlar içinde boğulan Bir böcek gibiydik Yine de bilirdik böceklerin içten olduğunu Hep en küçük uzvumuzdan vurulurduk Hep en savunmasız rengimizden Yutkunurduk sadece secdelerde Ve dudaklarımız muştulardı huzuru Topraktan olmanın coşkusunu Toprak olan çocukluğumuzda… Ve kar beyazlarda soyunurduk aslımızı Kor ayazlarda kurulurduk mayınlar üstüne Ve üstüne giderdik zulmün Mazlum dirayetiyle Olmayan kanatlarımızı bilerdik En keskin hançerler yerine Ve bağrımızdaki pamuklarla Dokunurduk meleklerin ellerine O gönüllerüstü serüvene… Adı umut olan bir akrep soktu bizi Acıdık Ama kanamadık hiç Ağlamadık yine de… Şimdi mi? barut rengi Yorgunuz biraz Solgun mevsim Ve yelkovan… İs’Mhy |