GÜZ
Güz,
yalnızlığımın hüzünlü tebessümü olmuş göz kırpıyor bana hınzırca... sahi güz mü beni hüzünlendiren yoksa hüzün mü bende her an yer edinen belki de güzdür hüznü çağıran yoksa hüzün müdür güze yakışan yapraklar sararmış düşmüş dallardan yüreğimden dökülen sahte sevgiler misali kuru ağaç gövdeleri “sağlam ama yalnızım” ın resmi… sahi hüzün mü sarıyı çağıran yoksa sarı mı hüzne yakışan? belki de sararmış fotoğraflar ve anılardır sebebi yoksa İçini burkan anılar mı sarıyı hüzne yaklaştıran? rüzgarların mevsimi esiyor işte deli deli tozu dumana katıyor da bu kalbi aşka savurmuyor bir türlü sahi rüzgara kapılıp gitmek midir aşk yoksa aşk mıdır rüzgarları çoğaltan belki de doğru rüzgarı bulsam aşka kavuşacağım yoksa rüzgarlar mı beni aştan uzaklaştıran hava kapalı gri elbisesini giymiş gökyüzü birazdan bir gümbürtü kopacak benim yüreğimin hıçkırmalarına karışacak ardından yağmurlar koca bir kenti arındıracak… sahi yağmurlar mıdır güzel yapan buhranlı havaları yoksa buhranlı havaların göz yaşları mıdır yağmurlar belki de gri en güzel tonunu alır yağmurlarla aslında bildiğim ve hissettiğim bir şey varsa o da yağmurlar yağarken gri bile bir başka güzel! hüznümü pekiştirse de güz ah bu yağmurları her şeye bedel... ( Dilek KARSLIOĞLU ) |