Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
hayaller yorgun vaktin eşiği karanlığa karşı henüz keşfedilmemiş yeni yetme hasretin ayak izleri
halkalayan gözlerin kadar masum isyan ilerleyen hevese uzanmış gürleyen hayatın gerçek miladı
bir mum yanığı gibi yavaş yürüt beni kayboldukça soyunuyor hücrem gözleri yaşararak
bir sarılmalık nefesimle şimdi kalbim yan yatmış yollara sıcak sular dökerek intihar duygularda zamanın iliklerindeki gelgit
ruhuma eren ne varsa gerçek dışı düş bahçelerine erişen karanlık izafi dürtülerde silme vaktidir gamzeli yanaklarına beyazgüller gibi düşen yürek devimlerimi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Silme vakti şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Silme vakti şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Her söz, cevabı gelmeyecek bir mektup gibidir aslında ve her hayalde yorgundur vakitin gece olmaya yakın olduğu zamanlarda. Gündüz bitmiştir artık ve karanlığın derin uykusunda uzanmak vardır boylu boyunca. Kimseye anlatmadan, aynı masalı dinlermiş gibi yapıp büyünannelerden, yeni yetme hasretin ayak izlerinde keşfedilir acının coğrafyası. Bir kayık; ellerimiz, bir yol; kollarımız ve bir aşk; yürek de yine.
Dili dolanır rengarenk...ve artık gözlerini karartacak kadar uçsuz bucaksız gözyaşları ile insan yaşıyordur. Büyümüştür çok zaman önce.
Hep bir sonrası, bir sonrasında saatin gösterdiği vaktin mevsimsiz yağan karlarına benzeyen hüzün demetleri. Şairlerin heveslerini krusağında bırakan mürekkep bitimi geç saatler gibi, yanan ve gürleyen mitolojik bir ses kulaklarımızda.
Aslında herkes masumdur, insanlar ağlamadığı sürece. Çünkü acılar tembeldir, uzanıp uzun bir süre, gitmemek isterler yürekten.
Ama aşk, a ş k olan rüyasına, bütün müsveddeler yırttılır. Ah ne güzeldir mum ışığı gibi yürümek sayfaların bağrında! Çünkü hiçbir aşk, mumların gölgesi kadar bile yürütmez mutluluğa insanı. Sorumludur hayat ölüme ve bu yüzden aldanır hücresinde insanların çoğu.
Dayanılır gibi esasında böylesine ve şair işi bildiğinden son mısrasına saklar hep gelgitlerde yitirilmiş olan ölü sayısı ve yaralı raporunu. Yaşadıklarının hepsi göçmen kuşlara emanet ettikten sonra, devinimlerinin devrimlerine dayanamayan gerçekler sıkıştırıverir her şeyi ve sonu gelir hilkatin:
'öyleyse insan kanayıp dursun ulvi yaran öyle bir aldan ki yaşamaya seni görenler uzaktan yakından hep mutlu zannetsin o an'
İzdüşümlerinin gayretkar ışın hüzmesinde, bir zurnanın ucunda kalan son tükürük gibi atılmayı bekliyor o fikir...
Çok uzaklardan geldi yanağıma damlayan şu yağmur, silebilir misin?
"Seni, Düşlerimde kalmış o masum kız aklayamaz artık. Seni, Düşsüzlüğünde kalmış YALNIZLIK aklasın…" ve siliyorum sana dair ne varsa şimdi herkes kendi yalnızlığını yaşasın...
farklı bir tını var sayfada
sağlıcakla