TÜKENMEYEN YOL
Ey! Yüce Yaradan! Sonsuzluğun sahibi...
Arşına yaraşır bir sevda ile mühürle yüreğimi... Çağlasın huzurunla, titresin bedenler muhabbetten... Dökülsün günahlar bir bir, kavrulsun bunca saadetten... Sana ulaşmak arzusuysa; kor eyle yürekleri... Yanmak tüketmesin! Hararette daim eyle niyetleri... Aciz İnsan! Nasıl idrak eylesin Yüce Azametini... Sen lütfetmezsen, kimden dilensin Mağfiretini... "Ol" emriyle serilecek, Rahmet deryaları ayak bileklerimize... Aşkın mührü basılacak, gönül tahtımızın mimberine... Duyarda O İlahi nefesi, yürekler titremez mi? Şah damarından yediği vurgunla sendelemez mi? Yine Sensin, bu hummalı titreyişi sükuna erdirecek... Açtığın her yaranın ızdırabını, Rahmetinle dindirecek... Yansında yürekler, sadece Senin Aşk’ınla yansın... Göster de Nur Cemalini, gözler mükemmelliğe kansın... O emsalsiz güzelliği görürde bu gözler, olmaz mı Kül! Bir daha aynı sarhoşlukla masivaya eder mi Tenezzül! Kayar bir Yıldız gibi,ruhlar ulaşır sonsuzluğa... Nefs arınır her bir latifeden, ulaşır Fena ve Beka’ya... Sonsuzlukta tek Zerre! Aşkına son olmayan Aday! Zat-ı Muhabbetinden bi-haber olan gafilin vay haline Vay! Bende attım adımımı, Habib-i Kibriyan eşiğine... Cayır cayır yansın bedenim diyerek, uzandım beşiğine... İlerle Ey Beşer! Sakın demir almayasın... Daldığın bu koca Ummanın ufkunda boğulmayasın... Sana ibret olsun, düşme şüpheye Hakk’ın Zuhurundan... Sen bir kadem eyle de görelim, Rahman ne diliyor Muradından... Besmelesiz "Tevbe" suresi ile başladığın Maneviyattan! Çıkarsın Kuran-ı Azimüşşan ile, Arşın İlim Kapısından!... /Leyla Arsal/ 14.07.2011-Tokat |
Ey! Yüce Yaradan! Sonsuzluğun sahibi...
Arşına yaraşır bir sevda ile mühürle yüreğimi...
Çağlasın huzurunla, titresin bedenler muhabbetten...
Dökülsün günahlar bir bir, kavrulsun bunca saadetten...
Sana ulaşmak arzusuysa; kor eyle yürekleri...
Yanmak tüketmesin! Hararette daim eyle niyetleri...
Aciz İnsan! Nasıl idrak eylesin Yüce Azametini...
Sen lütfetmezsen, kimden dilensin Mağfiretini...
"Ol" emriyle serilecek, Rahmet deryaları ayak bileklerimize...
Aşkın mührü basılacak, gönül tahtımızın mimberine...
Duyarda O İlahi nefesi, yürekler titremez mi?
Şah damarından yediği vurgunla sendelemez mi?
Yine Sensin, bu hummalı titreyişi sükuna erdirecek...
Açtığın her yaranın ızdırabını, Rahmetinle dindirecek...
Yansında yürekler, sadece Senin Aşk’ınla yansın...
Göster de Nur Cemalini, gözler mükemmelliğe kansın...
O emsalsiz güzelliği görürde bu gözler, olmaz mı Kül!
Bir daha aynı sarhoşlukla masivaya eder mi Tenezzül!
Kayar bir Yıldız gibi,ruhlar ulaşır sonsuzluğa...
Nefs arınır her bir latifeden, ulaşır Fena ve Beka’ya...
Sonsuzlukta tek Zerre! Aşkına son olmayan Aday!
Zat-ı Muhabbetinden bi-haber olan gafilin vay haline Vay!
Bende attım adımımı, Habib-i Kibriyan eşiğine...
Cayır cayır yansın bedenim diyerek, uzandım beşiğine...
İlerle Ey Beşer! Sakın demir almayasın...
Daldığın bu koca Ummanın ufkunda boğulmayasın...
Sana ibret olsun, düşme şüpheye Hakk’ın Zuhurundan...
Sen bir kadem eyle de görelim, Rahman ne diliyor Muradından...
Besmelesiz "Tevbe" suresi ile başladığın Maneviyattan!
Çıkarsın Kuran-ı Azimüşşan ile, Arşın İlim Kapısından!...
/Leyla Arsal/
14.07.2011-Tokat
Bunlar birbirinden güzel anlamlı ve düşündürücü tasavvuf dizeleri, bu güzel şiiri yazan şaire hanfendiyi kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.