Mum ışığı melodisini mırıldanıyor ayrılığın.
Ellerimde zaman pusulasının kayıp adresi,
Uzağımda kalabalık yalnızlıklar
Ve sözlüksüz sevişmeler…

Kulaklarımda zamane tragedyasının yasak çığlıkları.
Günahlarımda yüklemsiz tümceler.
Ve zifiri ışığımda beslenmeye muhtaç özlemler…

Terk edilmiş bir kentin tenha sokağıyım.
Devşirme harfler gizlerim geceye.
Ceplerimde yırtık hayaller
Ve buruşmuş aşklar saklı…

Avuçlarımda diz boyu sıralanmış
İnci küpeli hüzünler zinciri.
Boynumda kanayan sevdamın melankolik kolyesi…

Yokluğunu ihbar ediyor masal perilerim
Cinayetsiz katili oluyorum bakışlarımın.
Ölüm sorguda sanık
Ben ise ölüme tanık…

Kahverengi yalnızlıklar ısıtırım ocağımda
Öpücüklerinde anestezik kırıntılar boylamı.
Ve şakaklarında sobelenme heyecanım…

Sesinde iklim değiştiriyor saatlerim.
Dekorsuz bir sahnedir yüzün.
Provasız oyununu oynuyorum güzelliğinin.

Yokluğunda tılsımını yitirir ellerim.
Aşüfte yağmurlar yağar sabahlarıma.
Faili meçhul korkularımda
Can çekişir şarkılarım…

Ey ruhumun canı.
Kalbimin cananı..!
Ellerinde nabzımın pervasızlaştığı yârim..!
Daha ne zamana kadar yokluğunda konuk olacağım..?