)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-208-)(-)(-)(
……………………………………………………………………………………………………….
Dertliyim Nedir hey erenler benim yandığım Halden bilmez yar elinden dertliyim Bu aşkın ateşi yaktı sinemi Pervaneyim nar elinden dertliyim Gafletten uyandım gözümü açtım Aşkın küresinde kaynadım piştim Yavru şahan gibi tuzağa düştüm Kurtulamam tor elinden dertliyim Bin bir niyaz edip eğledi beni Bir kadim ikrara bağladı beni Gül iken dikene dağladı beni Kokulatmaz har elinden dertliyim Çıktım şu alemi seyran etmeye İkrar verdim bu ikrarı gütmeye İndim bedestana pazar etmeye Şimdi gezer şar elinden dertliyim Virani’yim çeker yarin kahrını Doldur ver içeyim aşkın zehrini Muhabbete saldık gönül bahrini Geçti zaman zar elinden dertliyim …………………….. Virani …………………………………………. 16. yüzyılın 2. yarısı ile 17. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadı. Eğriboz adasında doğduğu kabul edilmektedir. İyi bir eğitim aldı. Türkçe ve Osmanlıcanın dışında Arapça ve Farsça öğrendi. Hurufiliği benimsemiş bir Bektaşi aşığı olan Virani, bir süre Necef’te Ali’nin türbesinde türbedarlık ve babalık yaptı. Bektaşiliğin ikinci piri Balım Sultan’dan el aldı. Şah Abbas’la (1587-1618) görüştü. Anadolu’nun bir çok yerini ve daha sonra da, Bulgaristan’da Deliorman ve Debruca’yı dolaştı. Necef’ten dönüşünde, Deliorman yöresinde bulunan Demir Baba Tekkesini ziyaret etti ve ondan icazet aldı. Şiirlerinin toplandığı divanı bugüne ulaşabildi. Virani, Bektaşi düşüncesini işlediği yüzlerce şiirini de aruz vezniyle yazdı. Ancak halk arasında yayılanlar daha çok hece ölçüsüyle yazılanlardır. Virani, Demir Baba Tekkesinden ayrıldıktan sonra Otman Baba’yı ziyaret etmek üzere yolunun üzerinde uğradığı Karlıova’daki Hafızzade Türbesinde rahatsızlandı ve öldü. Mezarı türbenin avlusundadır. ………………………………………………………………………………….. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-208-)(-)(-)( Hele arz edeyim hal ahvalimi Bir vefasız yâr elinden dertliyim Şu deli gönlüme olmuyor merhem Yürekteki kor elinden dertliyim Tutam dedim tutamadım elini Gelcem dedi hep bekletti yolunu Koklasaydım lüle saçın telini Erişilmez zor elinden dertliyim Fark edemez çevresinde döneni Ben görmedim sevdasına kananı Görmüyor ki yakınında yananı Aşka sağır, kör elinden dertliyim Kurban olam gözü ilen kaşına Katar etmiş altınları döşüne Sanki ateş benzer anka kuşuna Peşindeki tur elinden dertliyim O hilal kaşlar ki aratmaz yayı Onsuz geçen her gün kayıptır zayi Cemali aratmaz güneşle ay’ı Gözüm alan nur elinden dertliyim Bilmem ateş bacaları sadrımı Sevdası da yüreğimi yordumu Ulu orta anlatamam derdimi Utanınırım ar elinden dertliyim Lüzumsuz’u Şeyda etti ağlattı Ateşiylen yüreğini dağlattı Türkü yaktı,ağıt yaktı söyletti Anlatamam sır elinden dertliyim Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
saygılarımla her daim