0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
788
Okunma
Karanlığın sustuğu yerde
yeni bir türkü başlıyor,
beni alıp korkularıma götürüyor.
Geceler yalnızlığa tutkun
ve kader ağlarında takılmış
bir akbaba gibi düşünceler.
Hiçbir yargısı olmayan bir zamana
dengesiz bir uçurtma gibi savruldum.
Bir aşka mahkum olmak var iken
kendime hapsoldum.
Ah alıp götürse beni sevdam
arkasından ağladığım güzel yüzlü,
bir duman alevinde içime dolsan.
Yazgısız ve nafile bir yaşantı,
Bir tutarsızlık, bir dengesizlik,
Bir boşluk, bir alacakaranlık,
Bir bulantı, bir tiksinti,
Daha adını sayamadığım saplantılar.
Bir dönüp dolaşan düşünceler,
Bir varolmak, bir yok oluş
Her defasında hapsolunuş.
Acımasızca yaşana intihar,
Gülüp geçişler ve kendine gelişler
Tutkular, gerçekler ve yalnızlık.
Ah kalıpların zorladığı insanlık
Hırslar, inançlar, idealler,
Kaf dağındaki dünyayı yıktım.
Karanlığın sustuğu yerde
Yeni bir yaşantı başlıyor.
Tanımlanmamış ve adı konulmamış,
Bir yerlerde gizli duran
Beni bir gün alıp götürecek,
Beni de zincire ekleyecek.
Ah o zaman ne zaman
Bir koysa beni yanına.
Karanlığın sustuğu bu yerde,
Bu zamanda bu şehirde,
Sana öyle muhtacım ki,
Al götür beni kendine,
Al koy en kıyıdaki mahzene.
Erhan-2002