YÜREĞİM BİR BEYAZ SIĞINAKTIR
Ben gecelerde öksüzleri ağlatmam,
Bir şahin’in kanadındadır mısralarım. Zamanı üşüten o teri ben akıttım, Lüksün ve ihtişamın sarhoşlarına karşıdır duruşum, Yoksulluğa yürürken çaresiz insanlar. Bunlar, ancak haksızlığa başkaldıran bu dilden anlar; Sıkılmış yumruğum kalemimden fırlamış kurşun gibidir. Bize ihaneti bal diye sunanlara karşı! Aldatılmışların kirli çamaşırlarını, Günü gelecek plajlarında satacağım. Kıracağım tutsaklığa kilitlenmiş bütün kapıları, Kardeşi kardeşe kırdıranların gözlerini, Gerçeğe açmak için savaşacağım. Benim terim kalmalı benim toprağımda. Bağımsızlık türküm söylenmezse benim dağımda; Sıkılmış yumruğum kalemimden fırlamış kurşun gibidir, Bizi köleleştirmek isteyen ajanlara karşı Mezarda ne fabrikan olacak ne de bankan, Rüküş sekreterlerinde olmayacak yanında. Çek defterin de, içkin de, mezen de, ekmeğin de, Ne araban, ne yatın, ne villan gelecek seninle. Ve hâlâ yoksula dönüp bakmıyorsan, beni dinle; Sıkılmış yumruğum kalemimden fırlamış kurşun gibidir, Acıları zenginleştiren tiranlara karşı. Aç yatanın varsa tok yatamazsın, Açamazsın beş yıldızlı otellerde iftar sofraları. Afgan dağlarına, Filistin cephesine, Somali çadırına, Çeklerini koruyan ellerin uzanmadıkça, Onların ıstırabıyla yüreğin yanmadıkça, Sıkılmış yumruğum kalemimden fırlamış kurşun gibidir, İmanı kalbine indirmeyip göğsüne rozet yapanlara karşı. Bu, insanlara bir isyan çığlığı değil, Bu, idrak kapılarına vurup insanlığını söylemektir. Ölmeyecek gibi yaşayan bahtsızlara, Hayâsızlara, kanunsuzlara, hırsızlara, Göstermektir, kaçtıkları o yolun sonunu. Gün gelecek bitecek hayatın bu oyunu. Anlayıp tövbe kapısından girenlere, Yüreğim bir beyaz sığınaktır, Yüreğim yollarında Burak’tır! MUHSİN İLYAS SUBAŞI |
Yüreğinize sığınırlar.
Burak olursunuz.
Çok güzel hocam.
Amin diyorum.