SerencâmBekliyorum, ne zaman inecek gökler yere Tarihe not düşecek izleri bir tûfanın Tekerrüre mahkûmuz zamanı milyon kere Siyah kalemle altı çizilecek sayfanın Kıyamete dek bâki izleri bu tûfanın İnsanlık var oldukça kanayacak hep yâre Çaresiz sarsılacak saltanatı irfânın Çoğaldıkça beyazın üzerindeki hâre Dağılır mı geceyi içine çeken uzlet Boğuyor karanlığı yıldızların cinneti Nerede saklanıyor vakti bilinmez rıhlet Serencâma erer mi bekleyişin mihneti Tahakküm doruğunda karanlığın cinneti Gaspetmiş ruhumuzu kopkoyu bir melâlet Yazık ki erişilmez aşkın kayıp cenneti Dâim oldukça hüznün ârafındaki mühlet Yağmur özlemi miydi kuruyan yüreklerin Şebnem damlalarından göze yansıyan buğu Ya hangi sancıya eş düşüldüğünce derin Akrebi kıvrandıran yelkovan suskunluğu Hüsranın iç döküşü ömre yansıyan buğu Ve sessiz çığlığıyla çöküşüydü bir devrin Umut susuzluğunda var olanın yokluğu Ölümü çağıracak, sönüp giderken ferin 2011 |
saygımla.