TACİR-İ MEKKARETACİR-İ NİSVAN MEKKÂRE Pervane eder durur, Nisa içinde yakuttan yüzün. Kahır dağı, kızıl olmuş, inkâr eder firkat güne, Aydınlık siyahtır, belki lacivert incelmiş yürekte, Can alan, canan olur, bir Firuze’dir gülüşün. Sessiz laleler, kırgın handende, erguvan kızılı, Okyanus içinde bir zaviye, katre katre sen denizyıldızı, Mütemekkin(oturur) güneşler, Nisan’ın peşine yağmur düşerken. Mekkâre( hileci) olmuş, nisvan, kalbin tahtıını kaybederken. Sen mekkar-ı taifesinde, develerle gezinen bir çocuksun, Bense eşrafın oğlu, suskun topraktan çömlekler, Sakin derbentsiz köprüde, savunmasız bir âdem yorgun, Haydut kesilen gözünde, hapsolmuş münzevi geceler. İsyan kervanında, İshak kuşuna üzüm sunarken, Âdem’e ve Havva’ya beyaz affı uzatırken, siyah gayret, SEN ekseninde, BEN olurum, yörüngeme taşarken ızdırabım. Tövbeye karşılık verirken gözyaşı ve rahmet. |