ÖKSÜZLEŞTİ BU CAN!ÖKSÜZLEŞTİ BU CAN! Görmüyor! Âmâ bile sevinir halime Âşık kadar umutsuz Hasta kadar aciz Teni ateş, Eli ateş, Perçemi ateş, Devrildi sineme Tebrizî bir güneş Donuklaşan kir, ışıksız aynada sima Ovada gezinen avuçlar bedbin, bitkin Hasat edilemez bir tarla Arz ve sema Yeşeremez bir gurur Ve dudaklarında kin Önümde süzülen SEN hepten cehennemdin Putlar kıran kalbim kayıp, firari, suskun Susadım günahım SEN’sin Azabım SEN’sin… Bir kerecik görmek istediğim handende Filizlenen topraksız bir bitki Güneşi SEN’sin, Havası SEN’sin, Suyu SEN… Anlatamadığım bir sır Sırlı bir ayna Nereye baksa ten, Görse ten, Sevse ten… Dokunuşlar, duyuşlar, hep boşa… Haykırmak boşa… Yollara düşmek boşa… Gülkurusu bir gömlek İncecik bir yüz Saracak belini o gümüş kemer bir gün Kararsız bir hüzün İrem gözlerinde güz Ölüm yakın bana Vuslat yakın bir düğün Elimi uzatsam Kör lambalarda bir kin Uzadıkça uzayan bekleyişler sessiz Odalar kasvet giymiş Kabre eğilmiş tin Her sokak çıkmaz Her yorgan altı dehliz Dumanla kardeş Esenle düşman bir nefes Atan kalp yolsuz Ve yollara düşen basınç Seni SEN yapan nedir? Yüreğindeki heves Dudağında gezinen günah Ve sonsuzluk… Ve hınç… Durma kirli kaldırımlarda bi-çare dilber Gül de dilenci duygularıma ol bir şifa Yürüyen bulutlar Ve yorgun bir yüzle gelen Isırgan otu misali kırgın bir kervan Geldi geçti bu kalpten Öksüzleşti bu can… |
sardı şiir
tebriğimle...