Şimdi olmak vardı dağ başında
ufuktan doğan güneş gibi
gözleri ışığa dayayıp serapları örmek çölde
fırtınalar göndermek geçmişin vahalarına

Yemyeşil diller kırmızı şarkılar söyleyecek
olgun olgun meyveler gelecek baharlarda
bitmeyecek sağanağı nisan yağmurlarının
tohumlar genç kalacak çimenliklerde
sular akacak şırıl şırıl
dünya bir neşe ile dönecek
güller açacak en onulmaz tepelerde


Hayaller uçacak kör ülkemin şirin şehirlerine
bir fıtratı ebedide yön kuracak ruhlar
gemiler kalkacak dalgasız denizlerden
çocuklar uçurtmalar gönderecek şeker toplamaya semaya
ellerinde karanfillerle merhaba diyecek bebeler
annelerin gözlerinde gülücükler
dillerinde adı sökün etmemiş kelimeler


Huzurun gölgesinde serinliyen bir dünya
ağzı dualı babalar el verecek becerilere
rızkın O’ndan gelen nimetlerine şekil verecek
sevgililer diz dize varacak kevser in özlemine
sevda koyunda uçacak tüm serçeler atmaca korkusu olmadan
sessizce büyüyecek içlerinde düz giden trenler
katar katar bir masiva yı, bir de sessizce süzülen kuşları
Kanatlandıracak ahenkle gezen kelebeklerle
yonca çiçeklerinde açan goncalara hevesle


Derenin çağıltısında huzur bulan çiçeklerde
sığ bir kavgayı dile getirecek bülbüller sancısızca
dökülecek içinden hazana çalan tüm mevsimler
sonrası malum içinde uzunca bir yol
meyvesi bol bahçeleri bir mekanı mahsusa
gönülleri şen ve şakrak
cenneti özler diller bende de özler
en mutena hayallerdedir gönüller
bu gün cennet bülbülleri ve gülleri
Selam sizlere… selam sizlere…


02-08-2011 Hayrettin ŞAHİN