Korkak Bir Şafaktı AşkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sevdanın eflatun bozkırlarında günün ilk ışıklarıyla şiir gizlenir kendi içine. Dudaklarımızdaki diş izlerine güneş doğar, bir dilim iç çekişle izine düşeriz ayrılığın. Avuçlarımızın üşümüşlüğüne yeni güneşler aramak ve içimizdeki çoban ateşlerine yeniden dönmek için ’korkak bir şafakta sürekli aşka yürürüz’..
Kırmızı bir çekip gitmişlik tükenişliği sol yanımda
Melez dağlarımda saf kan/lı atlar cirit atıyor şimdi Ağır bir uykunun döşeğinde keder torbası sırtımda Bir ırmak akıyor üzerime, aşkın milini taşıyor sanki. Perdesi kirlenmiş odalarda hasret çekerdik gönlümüze Korkak bir şafaktı aşk, divane sarılışlarla biz ağlardık Yelelerimizden terler iner, gel/git mahmuzları dişlerdik Bir çekingen sevdanın slâydında duruşumuzu arardık. Alnıma birkaç kırışık sevda yanığını sürdüm güneşle İnsanlar yüreklerini ararken pazarlarda, ben şiir sattım Çarşafsız bir geceydi sarılıp yattığım, ayrılığı da tattım Gurbet sancılı türkülerde bir otobüs camında çok ağladım. Bozkırda yüzüme çarparken yıldızlar, uzaktı çoban ateşleri Kendi ıslığımdan türküler serdim gecelerde, aradım rengimi Yeryüzünün en deli nehirlerinden geçerek, yendim fendimi Göçebe bir yaşanılırlığın çağında geçtim aşkın tüm köprülerini. Selahattin Yetgin |
saygıyla