Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
Dağında taşında izi var yiğitlerimin, Doru atı sürer gider şahanlar… Yukarı Nohutlu’dan bayır yukarı Sürmeliyle inletirler avluyu… Çatal kapıdan girince eri, Koşuverir evin has hanımları. İbrikle su döküp yıkatınca eli, Havluyu uzanır iki eliyle. Odadan odaya geçerken bazı Oymalı kapıya takılır gözü, Sanki yazmasındaki nakış gizlenmiş, Yivlerinden süzülüp zemine doğru. Ne hamamlıktaki sabun kokusu, Ne sandık odasındaki naftalin… Hepsi unutulsa da unutulmaz Sofada yapılan kına gecesi… Sessizce mutfağa giderken bazı Küplerin ihtişamı bir giz sanki… Kilerin o çözülmez lezzet kokusu, Sinmişti yılların dolaplarına… Ne oda aralarındaki pencereler, Ne nakış nakış perdeler, Ne sedirlerdeki ince halılar… Unutturur mu ki çocuk gönlüm Yer minderindeki huzurlu uykuyu? Cuma vaktine bırakılmadan Temizlenip hazırlanan odalar, İnce belli bardaklarda çay ile, Su böreğinin buğusunu saklar. Aynalı komodinin çekmeceleri, Hüviyet cüzdanlarını saklarken kendince, Hatıralar saklanır ahşap pencere oymalarına. Yer tahtalarını temizlerken kızlar, Sokağın karşı evlerinden duyulur tahta gıcırtıları Ve bahçedeki dut ağaçları, Çağlalarla bademlere seslenir: Kuyunun yanındaki ağaçla yarışılmaz, diye. Komşu çocuklarının meyvelere attığı taşlar, Bahçede birikirken düşen meyvelerle, Bahçedeki büyük havuzdan gelen su sesleri, Suda oynayan çocuk seslerine karışır. Merdiven altındaki pencereden Horozla tavukların sesleri gelir Ve dorunun bağlandığı ahırın gizli penceresinden, Bir çocuk mutfağın taş oluğuna atlar… Siniye koyup da arabaşıyı, Hüp deyip de yutar genci yaşlısı… Kışın soğuğunda yanar içleri de Neşeyle bir olurlar Yozgat’ımızda… Madımak toplar gelinlik kızlar, Yorulunca çöker de toprağa Asker yolu bekleyen Sıdıka’ının Günleri nasıl saydığını bilmeden Dinlerler yanık türküsünü… Zeliha ana yün iğirir Kınalı saçlarını saran yemeniyle terini silip. Kuzinedeki patatesleri tuzlayıp yerlerken Çamlığa doğru bakıp derin derin Bir uzun hava söyler Fadiş Hatun Dert ortayı Naciye ile: “Çamlığın başında tüter bir tütün Acı çekmeyenin yüreği bütün” Ve evlatsızlıktan dağlanan yüreklerini Bir bakraç ayranla ferahlatmaya çalışırlar. Toprağa sırtını verenler Mutlanırlarken bir dua ile Toprağımda konuklar var diye sevinirler “Hoşluklar getirdiniz” derken Her vakitki hâlleriyle…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YÜREĞİMDEKİ YOZGAT şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YÜREĞİMDEKİ YOZGAT şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.