Ey yüzülmemiş deri, dinsel meteor!

Ben, içine düştüğüm kadının rahminden dışarı sızıyorum

Hurra!

Kadınsal bir tüzeye yer yok burda!

Yapay uydular ve güçlü füzeler çıplak haç önünde eğildi
Yuvarlanıyor allı şallı beden, o şeytansı parlak giysileriyle

Dairesel devinime çevrilen dingil maviye
Kollar ve omuzlar sacda pişirilmiş bakır oynağı içine
Dal sessiz, enfes çaylar buyruğuyla arınmış göğün durduğu yere

Hayde bre!
Deniz kızılı ördü

Şaşkın dört gözümüz ve işte karbonik düş!

Pencerelere doğru ilgisiz, çiçek biçiminde noktalar uçuşuyor
Eski kilise taşlarından şimdiye, bir Alman konsolosu eşliğinde
Yeni bir ordu iniyor gökten -ki bunlar; üstsüz, kalın kemikli varisler
Kılıçtan geçirmek için ussal başkaldırıları ve semayı, toplanıyoruz

Oy!

Sanayiciler, soylular, vekiller bakın!
Küçük çocuklar siz de;

Mezar bu!

Solucanlara gidiyoruz!