Azrail bile gıpta ederken seni sevdiğimi şehr-i İstanbulüşüdüm cümlelerde susadım . susuzluğuma can kat şehr-i İstanbul. gece, yine senli cümlelere şahit gün doğumu satırlara Ağustos’ta yanmış beden , hicranın ayazına boyun eğen sözcüklerin kıyılarında buldum kendimi. dalgalar vuruyor sahili sensizim ey yâr.............. susuzum, dudaklarım çölleşmiş çoktan. yükle pamuk şeker tadındaki bulutların nemini sözcükler boylu boyuna serilmiş satıra durma, bakma öyle iki gözüm topla kırk ikindi yağmurlarında arda kalan özlemi.............. zaman hicranın veresiye defterinde acıları bağladım, yamalı yüreğime duvarları çatladı, çorak coğrafyama mukaddesliğinle düş.. yağ üzerime cemre misali sal üzerime zemzemini sonra da savur öylece bağrı yanık gök maviliğine . göğsümün kanayan yanını yasladım sana şehr-i İstanbul. kulağını aç, duy yüreğimin sessiz çığlıklarını.. nadasa bırakılmış sözcükler var dudaklarımda... hicranda kavrulmuş kıyılarıma ism-i nazımınla düş çoraklığıma................ saat mülteciliğe beş geçiyor adressizim. karanlıkta kayboldum. sınır dışı halde bir yürek, kovulmalarım kapı eşiğinde adımlarımı çektim surlardan bavulu bile doldurdum aklıma gelen sözcükleri yaşam yekun bakiyeler özlemle çarpıp, çıkarılıyor sonuç hiçlik ve sen tut elimden benim....................... Azrail bile gıpta ederken seni sevdiğimi şehr-i İstanbul gözümü karattım, kapatırken beyaz perdelerimi. adından başka hiçbir cümleyi almayan dudaklarım şimdi çatlamış , kurumuş geçmiş dili zamanlar avucuma yay, yüzünü senin yanında olsun son nefesim. iki dudağından gayri bir yer bilmeyen ben , devriliyorum yavaş yavaş ayak dibine . acılarım İsa’yı arar ,sorar kalemim kan revan. sözcükler ise feryad-ı figanda kapındayım şehr-i İstanbul kıyılarındayım. eksikliğimi tamamla cancağızım dilim vurgun yese de can özüm vazgeçemem senden ah İstanbul! gordion 05/08/2011 |
güzel satırlar bunlar
lakin İstanbul pek de sevilecek şehir değil
yine de öznel yargılar tabi bunlar . .
kaleminiz daim olsun