VUSLAT BUSESİ ÖZLEM
Yılkı atlar hızıyla hayatı ıskalarken,
Zamanın senfonisi ömrümüzde çalarken, Bir uykudan uyanır yürekte meşaleler Ümit içinde ümit, ikbale mi haleler, Vuslatın keskin hattı ruhlara açan firak, Yanında olsa dahi, özlemek mi iştiyak? Gizemli bahçelerde, açar altın laleler, Hülyalı sevdaların elinde piyaleler. Hicranın aleviyle gam testimiz dolarken, Vuslat busesi özlem, yüzümüzü yalarken, Çınlatır mor dağları hakikat hevesiyle, Rayiha ormanında güllerin nefesiyle, Efsunlu bakışlarla bütün gözler müsavi, Mucize boydan boya, gökyüzü atlas mavi Sır haline dönüşür sevdanın aşktan eli, Gizlilik pusulası taşıyan seher yeli, Tevafuk âlemine bir gün semavi bakış, Bakışlar şevk halinde ışık hızıyla alkış Asırlarca uyuyan uyanır busesiyle, Vuslat busesi özlem, dirilir hu sesiyle Hayal ettikçe yaşar efsununa ram olan, Âlemde baki kalır, ateş-i aşkla dolan, Suları da ıslatan özlemin ateşi mi? Ateşi aşka yakan ayrılığın eşi mi? Şafaklarla her lahza tan atarken göklerde, Sevdayı tutuşturan o ateş yüreklerde, Asırlarca bu koşu, kalplere doğru akar, Eritir karlı dağı, sularda sevda yakar. Zamanı aşan sevda zaman içinde kalan, Vuslat busesi özlem, aşığı aşka salan, Hedefin perdeleri, serilir umutlara, Duanın usaresi, yüklenir bulutlara, Endişe bulutları atinin karanlığı, Ferahlanma mekânı, arzunun sahanlığı, Bir hayalin elinde asude dinginliği, Hayal içinde hayal hülyanın zenginliği, Baştanbaşa hicranın kemendi kuşak kuşak, Gözyaşı tortusuyla oluşur başak başak, Simanın izdüşümü, yansırken boyutlara, Vuslat busesi özlem, uyanır soyutlara, Her zamanın rüzgârı buseler tatlı tatlı, Ömür denilen atlı, zamandan çok suratlı, Akşamın kızıl ufku çökerken duygulara, Bir hayalin izleri birikir sorgulara, Heyhat! Ele geçmez ki, akıp giden bu zaman, Zamana serenat mı çağıltılı el aman? Gül endamlı ufuklar açılır perde perde, Hicranın fedaisi bilmem hangi siperde? Âşık aşkıyla yaşar, aşkıyla da feryatlı, Vuslat busesi özlem meşkiyle de kanatlı. 26.07.2011 AŞKOĞRAFYA/Tarık TORUN |