GÜNEŞLERİ GÖZLEDİN KIZIL KARANFİLLERLE
Hasreti yanlızlıkla vakitsiz gelen hüzün
Bulutu perdeleyen denize bakan yüzün Koynunda saklanılan baharın son demeti Arşın arşın adımla içindeki gurbeti Ufkuna açılırken İstanbul penceresi Alırken seni senden Boğaz’da suyun sesi Mavinin büyüsüyle söylenen senli sözler Hatırladığın şeyler sonsuza bakan gözler Güneşleri gözledin kızıl karanfillerle Bu öksüz şafaklardan dua çıkan dillerle Sanki solan bir gülün kızaran akşamında İstanbul göklerinin efkarı var gamında Senin için martılar göklere kanat vurdu Suları ıslatmadan deniz dalgaya durdu Erguvani bakışlar dağılmadı elemden Hüznü saran bağlantı noktasıysa alemden Güneşleri gözledin kızıl karanfillerle Muson ormanındaki bekleyen dev fillerle Asya’nın dağlarından doğacak o şafakla Ufkuna birer birer düşen o son yaprakla Güneşleri gözledin kızıl karanfillerle Gurbeti yudum yudum yaşarken yadellerle İçlendin gamlı gamlı sisli çamlı ormanla Bir umuda bağlandın zirvelerde dumanla Düştün umut ardına yaşadın yıllar boyu Derinliği olmayan o gölgeden bir kuyu Turkuaz bir sevdanın ağladın gecesiyle Vadileri dolduran o dinmeyen sesiyle Asırları bekledin sonsuz kafilelerle Güneşleri gözledin kızıl karanfillerle 08.10.2017 |
Kaleminiz var olsun Tarık Hocam.
Selam saygılar