Dağarcığımda aforizma kokusu
Küçük bir örümcek dolaşır durur
En sığ duvarların köşe çatlağında Yalnızlığım gecelere damga olur vurulur Terk edilmiş odalarda. Köşe başında ellerini bekleyen vazo Toz bağlamış aynalarda yüzüm Siren sesinde son tango Giden matmazel Manolya. Bekleyenler sarı çizmeli Döngeleşmiş vakitlerin cansız eli Canımın buharına ok saplı pervasızca kalmış şaha... aşk’ım muhakemede kırmızı İçimde ki sızı yangınlardan kalan derin iç çekişime meydan okur çile içer kadeh… kadeh. sabrıma tahammül eder dağarcığımda aforizma tutkusu kulaçlarım kırık gövdemde nesli tükenik aşkların durağı. ne bakışların böyle yakın ne endamın böyle sarsıcı çölleşen yüreğimde su sarnıcı İçilmezlik iz düşürür ayaza. kökleşmiş derine inen kollar bakışlarının tutkusu ayrılığı çizen yollar çizilen yürekte mayın korkusu. dönek yıldızlar erken söner baktığın gözün senin mi? hangi gözle baktın ki böyle beni tarumar eder. çekilmez artık uzak diyardaki tel örgü gençliğim… Sen ne çapkın aşk’tın vaktin sapladığı çelik süngü ben benlikten çıkmış şaşkın. öpüş kokar yakınlığın ben dayanacak gücü aramaktan yorgun çırılçıplak gelsen de gözlerim gözlerine mahkûm ruhum ruhuna mahrem |