BİR POSTALIN HATIRA KALDI BANA...Bir akşamdı, Nisan’dı... Fırtına tarıyordu saçlarımızı, Çantamızda umut tohumları, Ay kangren uykusunda, Görünmüyor hiçbir patika. Ahh bir cigara içseydik, Be Hasan çavuş... Mavzerin soğuk namlusunda, Ve göğün göğsün, göğsüne üfleseydik... Ahh sağ salim dönebilseydik be kışlaya Gene mektuplar yazsaydık, Dem vursaydık şafaktan, Dem vursaydık ayrılıktan yana. Dönseydik de; Gene en fazla biz tutsaydık, Üç beş nöbetlerini... Dönseydik de; Takvimlere inad, Birer birer koparsaydık geceleri. Dönseydik de; Özlemin can damarına Söyleseydik türkülerimizi Dönseydik de; Hatıra defterlerine, En hüzzam yazıları yazsaydık... Zaman; savaşmak zamanı derdi Anam, Oğul derdi; ölünecekse; öleceksin!!! Eller ölürken sen sağ dönersen Sen benden değilsin!!! Ana ölemedim ... Ölemedim bağışla... Ama ölen yiğitler gördüm, Gömülen fidanlar toprağa... Anacığım... Yaralıydı hayatlar, Hayatlar paramparça . Zenginler bedel verdi; Ben can bu dağlarda... Gece en zemheri ; Gece en serseri, Gece... En zulmetli anını yaşıyordu, Ziyasını bile gizliyordu ay Ve ... Hasan Çavuşun ayağında , Patlıyordu mayınlar. Zalim rüzgar ahkam kesmekte... Poyraz mayın sesini bestelemekte Oysa... Her taşın altında yılan , Her taşın altında Azrail... Her kaya katildi bize... Kimse bilmez ki ölüm nerden gelir. Nerde pişiyor şahadetin şerbeti... Oysa... Söz vermiştin hani... Birlikte geldik; birlikte dönecektik Söylesene... Konuşsana... Bir çift postal içinde ayağın kaldı bana hatıra... Oysa... Ne pusulardan çıkmıştık, Kaç şerefsizi,Cehennemin, Çukurlarına atmıştık. Hani sözlerin Hasan çavuş... Ölmeyeciz Engin’im, Yenilmeyeceğiz biz bunlara demiştin. Ben buradayım Hasan çavuş; sen sen nerdesin ? Ben ne derim şimdi Anana, Al bayraklı tabutunun ardında. Kalk!!! Şimdi zamanımı Azrail’le gitmenin Kalk!!! Daha bitmedi bu savaş, Kalk!!! Silinsin gözümdeki yaş... Kalk!!! Bırakıp gitme beni yapayalnız... Kalk!!! Özlemin yangın yeri yüreğimin... Kalk!!! Göster dadaşın vefasını... Kalk!!! Kanatma yaralarımı... Şimdi... Şimdi ben kiminle tutayım üç beş nöbetlerini Kim söyler bana Erzurum’lu "sarı gelin"in ezgisini. Kim menemen yapar, Kim acılarımı sarar, Kim beni senin kadar anlar. Kim vücudumda; şah damarım gibi atar. Oysa mektubunu ben yazmıştım, Sen severdin el yazımı Anacığım...diye başlamıştım. -Ellerinden öpmüşüm nasılsın, iyi misin? -Sakın ha!!! -Sen canını sıkmayasın. -Üç ay sonra yanındayım. -Üç ay sonra ,üç ay sonra Anne. -Selam söyle Elif’ime; -Şafağı doksanmış de... -Hep seni düşünüyormuş de... -Resmini koynunda taşıyormuş de... Bir de resmi zarfın arasında, Resimde bir kaya, Kayada köz karasıyla yazılmış bir yazı, Bu günde ölmedim Anne yazmakta Yazık ki; Cenazesine; postacı bu mektubu, Salına salına taşımakta. Bu günde ölmedim Anne diyen Hasan’ın Ulu Camiide selası verilmekte... Erzurumlu Fatma oğlu Hasan öldü denmekte, Oysa imam ne kolay söylemekte... Ey Hasan çavuşumun vefakar Anası Şu avucumdaki; bir avuç kan, Doğurduğun o yiğidin kanıdır. Ne olur onu benden alma; Bu ondan bana son hatıradır. Anacığım sil göz yaşlarını Şehit Anası hiç ağlar mı? Hiç karalar bağlar mı? Dik dur; şimdi haberlerden; Seni izliyor serserinin tohumları... Bir Hasan değil; bin Hasanım feda olsun de!!! Bak ben ağlıyor muyum... Beni de oğlun kabul et Hasanım diye sarılıver Haydi... Sil ne olur gözlerini, Zaten zor tutuyorum ben kendimi, Yeter ne olur dağlama ciğerimi. Oğlun diri Rab katında, Şimdi geziyordur; ana ,cennetin yamaçlarında Şimdi... Peygamberle diz dize, Peygamberle göz göze... Ağlama; Ne olursun sarılıp tabuta, Sevindirme piç torunlarını... Al kara toprak,al... Bu benim sana emanetimdir. Şunu bil ki; Emanetim şehittir. İyi saklayasın koynunda Üzmeyesin sakın!!! İsrafilin borusunda geri alırım emanetimi, Ve sırtımda getireceğim onu mahşere, Söz verdin; tutamadın sözünü Ama beni tutacak sanma Bende bir gün geleceğim bir Azrail kanadında, Bir Azrail kanadında yanına. Engin Badem |
her yönüyle muhteşem
her satırı vatan sevgisiyle aşkıyla örülmüş
kutlarım yeniden sevgilerle
bu şiir tokat gibi insin hainlerin suratlarına
baki selamlar